27 Kasım 2009 Cuma

sıkıntıdan başıma ağrılar girdi lan.
ne yapsam.
bi de hangover çok süper.
hayvan gibi güldüm.
iki kere izledim.
bi daha olsa yine izlerim.
can antalya ya gitti.
hoş burada olsa da bayram bayram buluşmak zor.
benim için de gez can.
görüşürüz.
SIKINTISIKINTISIKINTI.
not
katsayı nolcak lan. esefle kınıyorum.
esefesefesef.

31 Ekim 2009 Cumartesi

viva la vida nın sonundaki ooooo ları çok seviyorum.
beni gerçekten çok mutlu ediyor.
bi de en çok aradığım şey müzik dinlemek.
sabahtan akşama kadar pink floyd diskografisini baştan sona dinlemek gibi şeyler.
müzik indirdikçe indirmek.
albüm üstüne albüm dinlemek.
sabahtan akşama kim yeni albüm yapmış diye bakmak.
evet bütün gün bunlarla uğraşsam hoş olurdu.
oh boş vakit bebeğim.
seni bulduum
arıyorduuum
kaybetmem bi dahaa

2 Ekim 2009 Cuma

başka şeyler de oluyo tabi eşek değiliz de aman olmasa da olur yazacak halim yok zira boş vakitlerimde mümkün olduğunca beyin gerektirmeyen işler yapmak daha yerinde bi hareket

ben istemedim boş derste ders çalışmayı anne...

bak şimdi,
pazartesi beşte çıkıyorum altıbucukta matematik sekizbuçukte kimya özel ders
salı dersane sekize yirmi kala bitiyo sekizbuçuğa kadar etüt
şanslıysan dokuzda evdesin yani
çarşamba bişey yok sevdicek günü o ye
perşembe gene dokuza kadar eve gelemiyorum
cuma matematik haftanın ikinci dersi
cumartesi sekizotuz iki arası ders artı saat altıbuçukta biyoloji
pazar iki altıbuçuk arası ders artı alınan etütler ve sorulması gerekn sorular evrisingıldey.
benim hayatımda hep başımı kaşıyacak vaktim olmuştu yani çokacayip şu ruh halim.
noldu lan bana ruh hali.
bunu doksan kişilik bir güruhla eş zamanlı yapıyorum.
bi kısmı bundan daha ağır bi programla başladılar.

26 Eylül 2009 Cumartesi

şaak ve haşırt.

ben bir fen lisesi son sınıf öğrencisiyim ve herkesin aklındaki ilk şeyin ders olduğunu öğretmen serbestsiniz dediği anda okulun ilk günü ilk saati "şaak" sesiyle her sıraya çarpılan hepsi birbirinden farklı test kitaplarında ve "haşırt" diye açılan çözülmemiş son testin olduğu sayfanın açılma sesinde gördüm.

çözülmemiş son test sorusuna kadar yolumuz dostlarım... falan gibi bir şeyler geldi aklıma.
hay allah nacayip.

21 Eylül 2009 Pazartesi

bizim evde köpek var resmen.







küçücük beyle. henüz viykviyk dışında bi ses çıkardığına tanık olmadık.



balkonda oturuken gördük aşağıda, gittik sevmeye, bizi ele geçirdi heyvan.



köpek maması bile aldık.



ortalığa sıçıyo ama. neyse halledicez daha iki gün oldu zira geleli.
halledemezsek baybay. ulan hallolur. cinsi minsi var mı acep öyle bi olayı. bilen varsa yazsın. ama sallamasın lan.
bu arada müyap kadar gerizekalı bi oluşum daha? bize para akıtmayan bizden değildir. ayrıca telif hakkı da petek dinçöz ün telif hakkı falan .Bİ GİDİN YA. albüm satışlarını artırıyodur last fm bi kere.yasakla hadi canıım yeaa diyeni yasaklıyo tt kurumu alıştık. allah akıl fikir versin ya da beni yanınızdan kaçırsın uzağa. lasttfm e girebildiğim bi yere.
gerizekalılık oranı. hay ya..

17 Eylül 2009 Perşembe

cem garipoğlu teslim oldu, edildi işte... kafayı yedim kanal tarıyorum sabahtan beri.
çünkü niye ve nasıl yaptığını dinlemek istiyorum.
ama adamlar sucuk ekmek anlatıyo.
medyaya mı çemkirmeliyim şu an ben.
sucuk ekmek bi travmanın belirtisi mi dedi adam.
len...
benim yaşımda olduğu iddia edilen bi herifin kafayı kesip çantaya koyup vsvsvs
bana çok garip geliyo işte bunlar.

15 Eylül 2009 Salı

bir brezilya dizisinin içine dönmek istemiyorum belki de, olamaz mı?

lise ne aptal şey yaa.
okula başlama konusunda canım sıkkın.
sınıfımı sevmiyorum.
sevdiğim canımı sıkmayan güvendiğim dört tane insan belki var belki yok yani.
ayrıca üç senedir
aptal pembe dizi tripleriyle
eğleniyordum
genelde içinde olmadım çünkü
çok şükür.
ama sabrım kalmadı.
çok boş işlerle çok fazla uğraşan bir sürü insan.
fen lisesi son sınıf, cansu çelik.
bi iki arkadaşıyla birlikte sakin kalmaya çalışacak.
ne öğretmeniyle ne öğrencisiyle fazla bi diyaloğa girmeden
çünkü diyaloğa girdiklerinin hepsi döküldü gitti işte
dökülüp gittiği için vakit kaybı olarak görüyorum onları
okulu zaten öyle
olumlu yönde değiştiğime inanıyorum ben
dur ya,
biliyorum
benim yeni bir başlangıcım şimdiden başlıyor o zaman
bu senenin bitmesini beklememe gerek yok
alacağımı aldım okuldan ben
vakit öldürürüz biraz
istiyorum ki,
akıp geçsin üzerimden bütün insanlar zamanla beraber
hadi hayırlısı...
kafaya takmak yoktur artık.
beni ilgilendiren birşey olmayacak ki.
boş adamlar... oyoyoy.

13 Eylül 2009 Pazar

cefbakli çok yakışıklı. ölmedi kalbimde.
ayrıca ben grace albümüne sarılıp yatarım. yaparım bunu.
dediydi dersin soğra bak.

12 Eylül 2009 Cumartesi

http://baskasininsesi.blogspot.com/

çoğu insan gibi sonbaharın başlamış olmasına çok ama çok seviniyorum. sanki üzerimdeki uyuşukluk gidiverdi. -ama yakında geri gelir.

yazmıştı, haklıydı, ben bu cümleyi aramıştım.
gelmese ya.

bugün hava böyleydi.

el ele gezmenin en çok tat verdiği hava.

radiohead in huzura ulaştırdığı mevsim. let down mevsimi.

titretmeyen yakmayan rezillik çıkarmayan bir hava. hafif yağmurlu geçen tüm gün. işte o zaman düşüncelere dalabilirsin. fazlası zarar. ıslandım sırılsıklam mutlu oldum da tuhaf bişey tabii. su döngüsü arkadaşım. (tenk yu ender yıldızhan) anlam yüklemenin de bi sınırı var.
gene de,
radiohead mevsimi geldi.

11 Eylül 2009 Cuma

http://cimcimeblog.blogspot.com/

tanıtıldım, teşekkürler.
bi 500 tane daha madde var aklımda. şaka maka. ama yemekte e makarna var. 500 madde yazmak mı makarna mı dersen tencere bitince görüşürüz derim.

10 Eylül 2009 Perşembe

çok gecikmiş olsam da sayılır mı bu mim. kardeş olalım. mim kardeşi.

kare bisküvi ve orlando kişileri. çok teşekkür ederim bence.
ayrıca ben cevaplamakta hiç zorlanmadım. hihoha. bunu bir mim cevaplamayan herkese gönderiyorum. bebeyim. hepinizi mimledim.

1. kanımca soğuk hava insana kendini zinde hissettiriyor.
2. sürekli bi işin varmış gibi bişey oluyor bir de.
3. ben bildiğin link vermeyi bilmiyorum lan. o derece.
4. sürekli meşgul olma hissiyatı soğuk hava: okul demek olduğundan olabilir.
5. insan vücudunda beyin çok ilgimi çekiyor.
6. bilincin altını üstüne getirmek istiyorum.
7. kısmetse bir psikiyatr olacağım.
8. kısmet değil o çalışarak olur çalışarak.
9. fen lisesinde okuduğumu hayvan gibi olimpiyat sorularının sorulduğu yazılılar dışında hissettiğimi hatırlamıyorum.
10. mekanik elektronik şeylere zerre ilgi duymuyorum beceremiyorum.
11. fizikte çok zorlanıyordum. dersanemde müthiş iki hoca var. 3 doğru 11 yanlışı 11 doğru 3 yanlış yaptılar sağolsunlar varolsunlar.
12. stresi kaldıramıyorum. bu yüzden stres yapmıyorum. çünkü dağılırım o derece.
13. büyüdüğümü farkettiğim anlarda acayip kendime bayılıyorum. tekrar küçülüyorum. büyüyemiyorum.
14. ben bi ara metal dinlemeye de çalıştım.
15. kafa götürmeyince yaşlanmış hissetmiştim kendimi.
16. şu dünyada dinlemekten vazgeçemediğim üç şey varsa
17. radiohead
18. pink floyd
19. ve garbage dır.
20. mat1 bayıyo biraz.
21. farkettim de ders her zaman aklımda. ve ankara üniversitesi tıp fakültesiyse hedefin heralde bu böyle olacak. ben yapmadım yaptırdılar hacı. öss öğrencisi.
22. tamamen saçmaladığımın farkındayım blog konusunda. ama insanlar bunu okuyunca mutluluktan ölüyorum. ciddiye alın beni be. hepsini okuyun. izleyin. yazmayınca oturun ağlayın.
23. abartmayı seviyorum.
24. iki madde önce olduğu gibi.
25. sevmeye yetenekliyim ben. sevilmek de bunun için yeterli.
26. ama gene de mükemmel bi adamla beraber olduğum için mutluyum.
27. aşkın gözü kör mü. bence değil. mükemmel la işte.
28. saçmsapan gülmek kadar güzel birşey var mı bu dünyada.
29. mizahsız kalan bir millein hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
30. kötü espri yapan adamdan ya da gülemeyen adamdan hazzetmem.
31. uykusuz ve penguen okuyorum her hafta.
32. önceleri ben alıyordum ama sevgili can özsoy alıyor okuyunca ben alıyorum.
33. umut sarıkaya: içimizden biri.
34. ersin in sevgili günlüğü sonsuza kadar uzatacağını düşünüp korkuyorum. çok yavaş ilerliyo be. aşk ı memnu mu bu. naptın hacı sen. yaz hepsini artık.
35. o değil de adam çiziyo be.
36. ersin orlando nun idolüymüş. HACI NABER. bakalım buraya kadar dayanmış mı.
37. ben bunu bitirdikten sonra okucam onun yüz şeyini.
38. ama arada konu başlığı açısından açıp bi bakıyorum.
39. banyo yapmaya dahi üşendiğim oluyor bazen ama kirlilik hissine dayanamıyorum. gece 2 de kalkıyorum dayanamayıp.
40. dişlerim sağlam.
41. bunu şu yaşına kadar düzgün bi diş fırçalama alışkanlığı edinememiş ve hiç dişçiye yolumun düşmemiş olmasına dayandırıyorum.
42. hayır iğrenç değilim dişlerim haftada bi kaç kereyle gayet mutlu. ühüğ.
43. zayıflamak istiyorum ben.
44. ya da dur bakayım
45. zayıf olmak istiyorum. bir sabah uyanıp ama.
46. çünkü yemek yemek bir sanattır.
47. bağımlılıklar insanın içinde boşluğu doldurması değil miydi. yiyecekle dumanla veya spermle.
48. bu bi kitaptan.
49. kanımca irvin yalom'un divan ı.
50. genel kültür önemlidir.
51.çok.
52. george orwell, franz kafka, jean paul sartre ve albert camus beni çarptı.
53. bambaşka bir dünya.
54. varolmanın dayanılmaz hafifliği ni okuyamadım hala. bulamadım burada.
55. çavdar tarlasında çocuklar ı daha dün buldum.
56. onbirmilyon. eylülonbeş i bekliyorum.
57. aylık sistemiyle harçlık alıyorum.
58. bay özsoy un mezuniyetine gitmek için güzel bi elbise alacağım ay dışında resmen para biriktirmişliğim yok.
59. paraya yön veremiyorum.
60. bilmem artık cnbce yi sabahları da izlesem faydası olur mu.
61. çok iyi hocalarım var be.
62. omzunda ağladığım, dayağını yediğim, övgüsüyle bişeyler başarmayı daha çok istediğim hocalarım var.
63. alper altıparmak sevgili kimya öğretmenim, onu hayalkırıklığına uğrtamk annemi babamı hayalkırıklığına uğratmak gibi benim için.
64. altyazısı olmadığı için ingilizce izlediğim ilk film sid and nancy.
65. aslında tek film.
66. bi ara sid and nancy nin aşkına takmıştım.
67. onlarınki de hikaye be.
68. rock tarihi efsaneleri hoştur. okuması izlemesi.
69. the doors ve the wall ı izledim bu yaz.
70. arkadaşlarımdan soğudum çoğunlukla.
71. geleceğe kalacaklar kendini belli ediyor.
72. çok iyi insanları tanımakta geç kalmak diye bişey yoktur.
73. fırat ı ilk zorla banyoya girdiği gün tanıdım.
74. o ülke çapında uykusuz okuyan bütün genç kızların çocuğu.
75. yalnızlık seçilen birşey olmalı.
76. zorla olduysa o insanın çevresinde bi bokluk vardır.
77. her insan özeldir ve güzeldir.
78. insanalrı sevmekle başlamak acayip bi klişedir ama klişeler hayat kurtarır. bazen.
79. "özenti" çok "özenti" bi kelime. ama çok yakınımda başkalarının hayatından parçaları kopyala yapıştır yaparak yaşayan gerçek bi kişiliği olmayan insanlar var.
80. ne diyeyim ben onlara şimdi.
81. "kızım özentisin yeaaa inanmıormmm!!"
82. ölürüm gene olmaz.
83. lise döneminde insanların karakterlerinde nasıl keskin dönüşleri ne çabuk yaptığını görmek şaşırtıcı.
84. çalışmaktan gözünün feri kaçmış insan olmayan "bişeyler" var okulumda. boş bakıyo böyle. fen lisesi yaratıkları. klasik bi romanı okumamış, kült bi filmi anlamaya çalışmamış, hayal kurmamış, sanattan haberi olmamış birsürü insan. ama bu adamlardan önde olmak zorundasın dünyanın farkında olan.
85. o mu yönetsin seni?
86. sorumluluk almak tercih sebebi. ama gerçekten önemli şeyleri seçiyorum sorumluluğunu almak için.
87. çünkü garfield var içimde. uyuyo. aman çok şaşırtıcı.
88. yumurtanın kıça gelmesi diye bişey var. bünyemi delice harekete geçirmekte çok etkili.
89. iki kere zeka testine girdim.
90. ikincisinde soruları biliyodum, heralde daha zeki çıkmışımdır.
91. ilkinde de üstün zekalı çıkmış idim.
92. ikincisinde nasa dana radılar.
93. şaka ettim.
94. birincisi bilim sanat merkezi ne giriş için, ikincisi kocaeli inanç türkeş koleji ne giriş basamaklarından biriydi.
95. ailem sadece benim en iyisine sahip olmamı istiyor. bunu farkettiğimden beri evde bir kere bile kavga çıkmadı.
96. benim tek istediğim saf huzurlu bir aşk, çok gülen ve gülmeyi sevdikleri kadar birbirini de seven sağlam arkadaşlar, fonda daima iyi bir müzik, okumak ve yazmak.
97. yazar olacağıma inanan hatırı sayılır bir kitle var.
98. benim içimde de bir gün basılı bir kitabımın olacağına inanan bir küçük kitle var.
99. teşekkür ederim tekrar kare bisküvi ve orlando.
100. cevapları okuyun olur mu, cidden bunu bana göndermeniz beni çok çok çok mutlu etti çünkü. :)

6 Eylül 2009 Pazar


hadi sonra da dansedelim.



büyüleyici ve mutlu.

5 Eylül 2009 Cumartesi

güzellik nedir. güzel olmanın kriteri nedir ki.

3 Eylül 2009 Perşembe

aşkımemnuyenisezonbaşladıartıkölsemdegamyemem. deermişim vardı bi zamanlar ne oldu ona.

ben aşk ı memnu yu izlemeye yazın avustralya dan gelen kuzenim her sabah saat onda kurulmuş saat gibi aşkımemnu!! diye bağırarak uyanınca başladım. ilginçtir o.

behlül bronzlaşınca götüm gibi olmuş. ayrıca meltem buna yaramamış. hoppidik hoppidik göbek .

hem kim gördü bunları. matmazel herkesi dikizliyo alışkanlık bence o.

bihter e bakıyorum bakıyorum. güzel la işte. güzel değil diyenlere buradan sesleniyorum, daha ne olsun.

ayrıca simpsons dışında ders çalışmayı astıran tek dizinin de aşkı memnun niv siizın episod van olması. kültür karmaşası mı. yok be hacı. bihter i kesiyom ben.

hayır fantastik tercihlerden dolayı değil, zayıf kızları kesip "olm diyet yapçam yürücem zayıflacam böğğrr" demeyi ve beş dakika sonra vazgeçtiğimde "cansu iradeni öpiym" demeyi seviyorum.

adamım nihal de iyi olmuş adama benzemiş. no. kadına benzemiş.
OLDUBAY.

2 Eylül 2009 Çarşamba

all work and no play makes jack a dull boy.
all work and no play makes jack a dull boy.
all work and no play makes jack a dull boy.
all work and no play makes jack a dull boy.
all work and no play makes jack a dull boy.

düşünmeye vaktim yok hayatım hakkında zira şu aralr resmen bir hayatım yok. resmen. ofişili.
can'la oynadığımız oyunlar var iyi ki.

1 Eylül 2009 Salı

çok seksi bir teklif gibi. hatta direkt seksin kendisi gibi.
nötrleşelim mi.

27 Ağustos 2009 Perşembe

mezuniyet yılının bütün anlamını yitirmeden 3 senedir birlikte okuduğum insanların kötülük ve aptallıklarını düşünmeyi ve kurtulacağım için sevinmeyi bırakmalıyım.

25 Ağustos 2009 Salı

drama kraliçesinin liselisi makbuldür.

ilkokul birkiüç ten birine gittiğini tahmin ettiğim ve bütün günü arkadaş gruplarını birbirine kışkırtarak kendi safına çocukları çekmek için ağlayıp zırlayan ,kavga ettiklerine oyun alanını dar etmeye çalışan, 9 yaşında yavruların salya sümük hebelehübele oynuyo olmaları gerektiği yerde bu mini boy drama kraliçesine fimlerden duydukları lafları söyleyerek sinir krizini yatıştırmaya çalışmalarını sağlayan "tuğçe tatlım sakin ol canım arkadaşım seviyoruz biz seni tuğçecim" diyaloglarından adının tuğçe olduğunu öğrendiğim o kızın psikolojisini bozmak istiyorum. ağzını burnunu kırmak istiyorum.mal kız. çocuk gibi davransana biraz. ayı!

çünkü ben bu küçük sinir krizi geçiren oyun katillerinin büyüyünce ne olduklarını biliyorum.
ben tuğçe gözyaşları içinde ve çığlıklar atarak bütün bahçeyi "GELMEYİN PEŞİNDEN SİZ BENİM ARKADAŞIM DEĞİLSİNİZ ARTIK!!" diye turlarken "noluyo leen" diye arkasından bakakalan ve o kadar ilgiyi çekmenin ne kadar rahatsız edeceğini düşünerek herkes gidiyo diye o kızın peşinden giden kızım.

sonra lisede ağlayan kız oluyo onlar. ve MAL oluyolar. mal tuğçe. adam ol. insan ol.
bay.

23 Ağustos 2009 Pazar

ayrıca şiirleri manidar kılandan.

bu bloğun ilhamı nereden geliyor.

bir sihirli adamdan, bir başka güzel dünyanın şiir dolup taşan hükümdarından.


DURAK
Kent küçük bir hışımda büyüyor.
Büyüyor, büyüyor uğultusu başımda,
Otoların, motorların uğultusu.
Tekerlekler dönüyor, dönüyor, dönüyor,
Işıklar bir yanıyor, bir sönüyor;
Kırmızı, yeşil, mavi, kırmızı, yeşil.
Başım dönüyor, dönüyor, dönüyor,
Kırmızı, yeşil, mavi, kırmızı, yeşil.
Onu düşünüyorum;
Kimseden saklanacak gibi değil.

Bekleyenler var duraklarda,
Sıraya girmek için
Yitirmek yarışını
Bitirmek için.

Kiminin elinde çanta var, kiminde çiçek;
Beyaz, sarı, kırmızı, yeşil.
Bir durakta bekliyorum,
Beni de alıp götürecek,
Beni de alıp götürecek,
Bir yere bırakacak
Umut arabasının
Durmasını,
Beni de almasını.

Üstüm başım toz-toprak,
Gözüm-gönlüm tüm çiçek,
Beyaz, sarı, kırmızı, yeşil.
Onu düşünüyorum;
Kimseden saklanacak gibi değil.

Özdemir Asaf

22 Ağustos 2009 Cumartesi

mim mi o. ne o. lan?! ödülmüş. oleyo.


nazar boncuğu takmak gibi geldi bunu koymak böyle valla.



ama öyleymişim sevgili orlando ya göre. teşekkür ederim!

  • 7 huyum:-

geceleri kalkıp nutella kaşıklamaya bayılıyorum

kafamda sinirimi bozana acayip laflar soktuğum senaryolar kurmaya bayılıyorum ama kimseyle hulk'a dönüşmediysem kavga edemiyorum

saat onu geçmediyse yaz mevsiminde hiç uykum olmasa bile yataktan kalkamıyorum

bayıldığım bir şarkıyı ardarda 5915820391 kere dinliyorum, sonra dünyanın en güzel şarkılarından bıkıyorum

derin acılar içinde değilsem duygusallı yazı yazamıyorum

güzel insanalrın söylediği şarkıları dinlerken çok güzel çok seksi olma planları yapıyorum, genelde çılgın pop şarkılarında oluyor bu.

kin tutamıyorum. ama tek sebebi üşengeçlik.

7 vazgeçemediğim şey:

radiohead, mizah dergisi okumak, can özsoy, hayal kurmak ve gaza gelmek, cep telefonum, nutella ve makarna.

yüz kilo olmaya meyilliyim.

demet büşra ve osmeyn ın bu sorulara verecekleri cevapları merak ediyorum ben. hakkım bi yerde.

keyfimi yerine getiren bişey varsa
o da fotoğraf makinesinin güzelliği.
elime alıp keşfedince bi
mutlu oldum falan.
çünkü biliyorum bende göz olmadığını.
ama onda bi göz var ki olm.
OF.
yürüyüp gitse kendisi beim çektiklerimden daha güzelini çeker zaten.
ama bilmiyorum
onunla oynaması ve çektiği şeyler güzel olunca şaşırması
ÖYLE güzel ki.
baybay.

-fayn tenks, end yu? -...

just cause I feel YOU
doesn't mean YOU're there.

yalnızlık'ın üzücü boğucu olduğu anlamına gelir.

WE are accidents, waiting waiting
to happen.

21 Ağustos 2009 Cuma

kafayı yedim kaç gecedir mutsuz uyumamıştım be.

Ben, kendine dokunan ve kendiyle çoğalan her aşka kalbini veren kadın...Doğru muydu hayaletlerin her kaybedişi görünür kıldığı... Bu odada ve bu sonsuzlukta nasıl çılgınca dileniyorum hayatı!... Eğer yağmur yağınca içeri gireceksen seninle gitmem uzak ülkelere. Ya da gölgelerine sığınan evimde yeşermeye çalışan canlı bir kaktüsü şımartırken, rüzgara eğimli bir mektup düşürmezsen penceremden; seninle yaşayamam aşkı. Öylesine zor bir uyku şimdi seni düşünmek. Sarılışlarıma yanıt olarak içebilir misin gözyaşlarımı... Ama dur!... Tenin sıcaklığında kaderime bulaşacak bir iz bırakacaksan; dur ve yalnız ürpertisini yolla gerçeğin... Belki de sana gelmek yerine saçlarımı boyatmalıydım. Bir şiir bırakmak için, tıpkı o şarkıda olduğu gibi; sadece beni sev diye...İnan adaletli değil hiçbir alışveriş. Bu uzaklıklar bakışlarından geriye kaldı. Yine de trenin sesini duy diye fısıldayacağım. Ankara Expresi satırlarıma girerken ilk kez seni sevdiğimi söyleyeceğim. Güçlü ve güzel kalmalıyım: Kışın, yazın ve daha çok hüzünlü sonbahar geceleri. İnan dokunduğum bir koku bu; ellerime inan... Hiç ağlamadığın bir şey mi yoksa sana anlatmaya çalıştığım... Doğruyu söyle... Çünkü benim için bir gün kızıl bir sabahtı. Kırmızı paltolu bu küçük kızı kimsenin gözü bir yerlerden ısırmıyordu. İnanabilirdin o zaman kanatsız bir melek olduğuma. Yüreği taştan bir kaderin esiriydim ve yakabilirdim tüm kenti...Şimdi bana dokun, öyle yavaş... affetmek yok... kalbin üzerinde unutulmuş bir el gibi, göreceksin daha çok seveceğim seni.İnan anımsadığın bir koku bu...İnan anımsadığın bir koku bu...Ellerime inan...
Umay Umay
Bİ MESAJ AT
SONRA Bİ DAHA AT.
HEPSİ DE ÇOK ÖZLEMİŞ OLSUN
NERDEE.
görmemezlikten geldiğin şeyler toparlanıp ağzına sıçıyorsa bir yerlerde büyük bi hata yapmışsın demektir. görmemezlikten gelmek gibi.

20 Ağustos 2009 Perşembe

yeni biriyle tanışıp onu seversem ilk izlenim olarak. sonra acayip seviyorum. çok heyecanlanıyorum bi de hala insanlarla tanışırken. o yüzden ilk izlenimim yüzyıl sonra olabiliyo. işte böyle birşey. amaç yok.

olm damak var kocaman açmaya kıyamıyorum yiyemiyorum önce dandik çikilataları bitircem.
dersane dersane. haftada yirmi saat ders. seneiçinde tabiğ. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmicek resmen. üzülsem mi sevinsem mi karar veremiyorum. uyku tulumu mu gerekcek lan.

içiyorsağm sebebi çoğk madeğn suyundağn. nil karaibrahimgil hiç bu kadar gıcık olmamıştı. arog da rol yapamıyorum bari şirinlik kasayım sendromundan beri. neşet ertaş olayına hiç girmiyorum. ağzını burnunu gırarım.

gökten 11 tl düşse kontör alırdım.

canan paranoid android i nereden biliyo? benm yanımda hoppop benden ayrılınca radiohead mı dinliyo?

ozamanbay.

19 Ağustos 2009 Çarşamba

genç olmak gelsin grup vitamin den. yapmak zorunda olduğum ne kadar az şey var ya. negzel la benim hayatım. vapurlar filan. oy. vapur da olsa tam olacak.

15 Ağustos 2009 Cumartesi

led zeppelin-the battle of evermore la woodstock kızlarının ruhu içime girmiş şekilde dans ediyorum. ayrıca ntv tarih'in bu sayısının kapağındaki kıza uzun uzun bakıyorum her gördüğümde. çok güzel görünüyor. bi dakka. dans ediyorsam bu yazıyı nasıl yazıyorum. LAN OF YA.
fakat dave gahan ın kıçını salladığı sahneleri fotoğraf olarak bulamamak? nasıl ya.

14 Ağustos 2009 Cuma

gelecek kaygısı demek, bir süreliğine düşünmeyi ertelemek demekmiş.

11 Ağustos 2009 Salı

şirin'in soyadını unuttuğum ve onu bir daha göremeyebileceğim gerçeği. ve nuri bilge ceylan.

başlıktaki gerçek içime dert oldu.
kuşadası'nda bi tür oluşumun tanıtımına bilet bulmuş (oluşum: tatil köyü) ve "O BEDAVA YEMEK" nidaları arasında teyzemler ve bizim aile sekiz kişi arabaya atlamış gitmiştik. çok boktan olabilecek birşeyi mükemmel bi pazarlama şeysiyle satmaya çalışan bi "şey". oteli geçelim.
her aileye bi tane tanıtım elemanı veriyolardı. mükemmel eğitilmiş çok yorulan ve türlü çeşitli sebeplerden koşturup duran gençler işte.
o günün sabahı can peşimden kuşadasına geldiği için ve ben bunu haber vermeden görüşmeye gittiğim için (aslında böyle değil ama neyse) herneyse, aileyle kavgalı olduğum için pek tat alamıyodum bişeyden. geziyoruz falan. yemek güzeldi, geri kalanı sıkıcıydı, öldürücüydü.

bizi gezdiren eleman, on dokuz yaşındaydı. iki yaş büyük benden sadece. ailenin ve kendisinin güzel sanatlar fakültesine başlamadan önceki hazırlık senesinde paraya ihtiyacı olduğu için oradaydı.

fotoğraf çekmek hayatıydı. fotoğrafçılığını geliştirmek şu an için ilk amacı. bi gün yataktan kalkıp yapması gereken şeyin bu olduğunu anladığını anlattığında ve o sabahın peşinden gittiğini anlayınca kıskandım. sanki, biraz.

sonra yazdığı bi senaryo olduğunu söyledi. fotoğrafçılık temeli olan yönetmenlerin yaptığı işlerin çok daha hayranlık uyandırıcı olduğunu. YA. ne heyecanla anlatıyordu öyle o. benim söylediği şeyin doğruluğunu sınayacak kadar sinema bilgim yoktu elbet. nuri bilge ceylan a bak mesela dedi. "hm."

ben de sadece yazmakla kitaplarla vakit geçiren ama dünyası içeriden dışarıdan kocaman, çok satıp hikayelerini herkesle paylaşacağı günün hayaliyle heyecanlanan bi yazar olma "şey" ini anlattım. düş diyemiyorum, gerçekten hayallerini yaşayanlara ayıp çünkü.

bir şekilde mümkün olmadıysa en büyük suç benimdi, farkettim.

insanlardan gelen ışığı severim. otelden gözleri dolu dolu ayrıldım. başarı öykülerinin öncesi bu öyküler çünkü. o yolculuğun hepsi beni duygulandırıyor, söylemiştim.

dün nuri bilge ceylan'ın kasaba'sını izleyince aklıma geldi şirin. senaryosu hayata geçse. keşke.

neyse. baybay.

9 Ağustos 2009 Pazar

fitter happier.

çok korkutuyor. herşeyden fazla hani. kaçınılmaz son mu. etrafına baktıkça emin oluyorsun. gençlik, saçmalama diyor. hala hayallerin var. bakalım. ölecekler mi.

fitter happier
more productive
comfortable
not drinking too much
regular exercise at the gym (3 days a week)
getting on better with your associate employee contemporaries
at ease
eating well (no more microwave dinners and saturated fats)
a patient better driver
a safer car (baby smiling in back seat)
sleeping well (no bad dreams)
no paranoia
careful to all animals (never washing spiders down the plughole)
keep in contact with old friends (enjoy a drink now and then)
will frequently check credit at (moral) bank (hole in wall)
favours for favours
fond but not in love
charity standing orders
on sundays ring road supermarket(no killing moths or putting boiling water on the ants)
car wash (also on sundays)
no longer afraid of the dark
or midday shadows
nothing so ridiculously teenage and desperate
nothing so childish
at a better pace
slower and more calculated
no chance of escape
now self-employed
concerned (but powerless)
an empowered and informed member of society (pragmatism not idealism)
will not cry in public
less chance of illness
tires that grip in the wet (shot of baby strapped in back seat)
a good memory
still cries at a good film
still kisses with saliva
no longer empty and frantic
like a cat
tied to a stick
that's driven into
frozen winter shit (the ability to laugh at weakness)
calm
fitter, healthier and more productive
a pig
in a cage
on antibiotics .
The big fish eat the little ones
Not my problem give me some

8 Ağustos 2009 Cumartesi

düşüncelerimin ağırlığı ancak bir yastığın içindeki tüyler kadar olduğu için elbette ki toparlayıp manası olan bi yazı yazmam mümkün görünmüyor. en azından başım ağrımıyor ve içimden ağlamak gelmiyor. çünkü düşüncelerimle yüzleşmeye hiç alışamadım ben. HERNEYSE.
-bu arada ben hiç içinde tüyler olan yastık görmedim.- görmek istiyorum. zengin ailelerin mi tüylü yastığı oluyor nasıl oluyor bu iş biri bana açıklasın. bizimkinde niye elyaf var. yastık savaşı yapınca küfredip yere yığılmak istemiyorum ben. öyle sert yastık mı olur bırak allaşkına. tüylü yastık alalım.

twilight bram stoker drakula gary oldman azkaban tutsağı resmen serbest çağrışmak.




twilight ı yazan abla işini biliyormuş gayet. okunabilir, çerez niyetine, bi de acayip insanın gözünde canlanan cinsten yazmış. yani ne. yani betimlemeler sağlam gayet de. eşek gibi sattı tabii. konu bilindik ama bu kadar hafif şekilde yazılmamıştı galiba. okudum hepsini kimseye aşık olmadan bitirdim. ölöy.
ama gary oldman a şapka çıkarıp dansettiğim bi film vardı ise de o bram stoker ın drakulasıydı. ayrıca gary oldman a sıklıkla şapka çıkarıyorum zaten. alışkanlık. respekt. sirius black i de süper oynamıştı. ona az geldiğini düşünmüştüm o zaman. azkaban tutsağı vizyondayken öğrendim zaten öyle bi adam olduğunu, doğal. eh susmak ve gitmek öyleyse.
adamın kaşa gel. tipsiz. vampir dediğin ortaçağda olur. bilemedin yeni çağda olur. hadi bilemedin yakın çağda olur. vampir mi kalır bu zamana LAN. kalır mı kalır. bunu okuyan bir vampir olursa RECA ediyorum nasıl yapılıyosa vampir yapsın beni. zira çok özenerek geçirdim uzun bi zamanı. onüçondörtonbeş i falan. OF. amma uzun corç.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

depeche mode.

benim hayatımın en huzurlu anlarından biri şöyleydi;

televizyon karşısında uyuyakalmıştım, 5 civarı uyandım tekrar.

bu beş, dağların turuncu olduğu, güneşin yeni doğmaya başladığı, açık pencereden rüzgarın ılık ılık estiği, havanın ne sıcak ne soğuk olduğu zaman. sabah serinliği, yaz mevsiminde.karşında muhteşem bi manzara.

televizyonda depeche mode konseri var. enjoy the silence ın ilk notalarıyla güneşin doğuşuna uyanmanın verdiği huzuru hayal et.

etrafımdaki her şeyin farkına vardığımda cennette böyle bir gün geçirmek istediğimi düşündüm.

sonra tekrar yattım, toprak kokusunun, ılık rüzgarın ortasına.

4 Ağustos 2009 Salı

ben de mor ve ötesi nin dünya yalan söylüyor albümüyle "rakçı" olanlardanım.

1 Ağustos 2009 Cumartesi

benim duygusal, içsel yolculuk temalı, ağlatan, ağlayan, radiohead eşlikli yazlarıma ne olduu. nereye gitti. ergenlik miydi tüm sorumlusu. YO. gayet de varoluşçuluktan çok etkilenmiş yazılardı. emo ağlakı değil. demek ki yaş değil azizim, no. (aman yaşlandın sanki, çılgın genco.)
yorgunluk bi şüpheli. üşengeçlik başka bi şüpheli. umut sarıkaya yı sabah akşam okumak ve çok etkilenmek. yo no. ayrıca o benim gibi boş yazmıyo, hikayeci deli. kendimi yüceltip umut sarıkaya yapmama bayıldım.

kafam karışınca yazı yazmaktan vazgeçmem. buldum lan. tembellik. OFOFOF.
k flakes diye bişey var. zayıflarsın yardım eder ama spor da yap bak kıçın tepsi gibi olmuş temalı bi sloganları var.
çılgınca kahvaltı yapıyoruz önce. sucuklu nutellalı bol ekmekli günah sabahları. sonra üstüne tadı çok güzel olduğundan ötürü k flakes yiyoruz. tatlı niyetine. nutella ana yemek, onu karıştırmayalım.
hala şişmanız hala şişmanız. en azından çok gülüyoz burnumuzdan süt fışkırıyo. holey.

31 Temmuz 2009 Cuma

heart shaped box. ama courtney'den kurt'e gitmiyor.

28 Temmuz 2009 Salı

anneme tırsıp da söylemediğim herşeyi söylemek istiyorum ama nasıl yapsam da bunları medeni bi şekilde konuşsak diye düşünüyorum ya söylemek için doğru kelimeleri bulamazsam diye korkuyorum. susuyorum. bi yandan da düşünüyorum, anneler bilir. benim yapıp da söylemediğim herşeyi bildiğini biliyorum. anne seni seviyorum.
ehehe.
saat dokuzda simpsons u izlicem diye diye bekleyerek geçiyo bütün gün.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

lömidi bey turuncuaz hanım.

siz mi çok güzelsiniz osmeyn mi çok becerikli. bakmaya doyamadım ulan. tütütü maşallah.
DÜĞÜNÜNÜZE GELEYİM.
rüya gördüm bi yıl blogır a girmiyodum bi geliyodum blogu yetmiş iki kişi izliyodu.

hadi lan başarabiliriz! şaka şaka yetmiş iki kişiden utanırım ben katil ayı falan işinz mi yok. hadi bağalım eyvallah.

26 Temmuz 2009 Pazar

AYI. böyle diyince vahşi bişeymiş gibi geliyo da değil esasen.

boş boş durmaktan bi yandan yorulurken bi yandan acayip seviyorum.

"dur şu tarafa doğru döneyim ecük de. saat 11 olmuş ayh. kalksam mı. canım istemiyo. azıcık daha döneyim. ayı da aşağı düşmüş. yatağın altına gireyim. ayıyı alayım. "

ayıyla yatıyorum bazı bazı. adı ayı. can aldı bi de. ondan aşk yaşıyoruz kendisiyle. dün gece uyurken altımda ezdiğim kafasını kırdığım ayağını ağzına soktuğum oyuncak ayının bi animasyonunu yapsa pixar dedim. gözleri pörtleyen ve ter kokusundan kafayı yiyen ayı. oyuncak ayının animasyonu pek eğlenceli olmaz dedim sonra. bütün gün kıçının üstünde otur - gerçi yalnız kaldığımda yalnız o beni gördüğünden dolayı neşe dolabilir biraz- gerçi o da benim olayım ayının değil. veyahut ayı beni öldürüp yatağımda yayıla yayıla yatmayı amaçlıyorduysa.
ya dram olur gözyaşları sel olur ya da gerilim olur yani bu animasyon. gülemiyoruz. ayı'nın çileli yaşamı. cani sahibinin elinde çektikleri. ikincisini çekersin onda da ayının intikam planı.
ayı için o kadar üzüldüm ki şunları yazarken artık onu çok sevsem de bana hediye eden kişiden dolayığ onunla yatmıcam. yastığa can ın parfümünü falan sıkarım ama olmaz. ayı'ya bunu yapamam. beni öldürmesinden korkuyorum. daha çok gencim.

24 Temmuz 2009 Cuma

ama ne güzel bi fotoğraf olduğu hakkında en ufak bi fikri yok.

bana baksana bi. baksanabaksanaşiştbaksana. :) bu gözlük benimmiş.
janis joplin'den mercedes benz'i söylerken ibrahim tatlıses'e dönüştüm. arabesk fantağzi alanında bi kariyer. hığm, kulağa hoş geliyor.

maddeler halinde bi insanım.

. moda dergilerinden dokunarak kıyafet alabilmek istiyorum. sanırım sadece şöyle yapsam şık olsam şöyle yapsam güzel olsam hayali kurmayı seviyorum. yapmayı değil. kimyapcakmnkym.

. twitter ı sevdim. ama burası yetiyo. moda da olmadı hay allah.

. gotiklere noldu ya? bitti mi onlar.

. he is the king and i m her queen.

. doğumgününde çok orijinal bişey almayı hayal ederek çok sıradan bişey alacam galiba. kader.

. alper hoca nın dersini beğenmediğini söyleyen ANADOLU meslek liseli salak kıro kız, haddini bil ayı.

23 Temmuz 2009 Perşembe

dersane bayağı bi güzel. tanıdık insanlar rahatlatıyo görünce. stres alır sırtına yastık koyar. öss. cici.

19 Temmuz 2009 Pazar

tatille ilgili aklımdan çıkmayan iki şey var.
başlıca iki yoksa yüz tane sallarım.
tacizci duş perdesi ve tacizci şey.. adını bilmiyom. klozetteki musluk. evet.
aylavyu. unutmucum.
bi de yosunlu ve dalgalı deniz.
höbörörörörör dalga geliöörehöbörörör yapmaktan üç beş kulaç atabilmek anca ve hiç de yüzüp yorulamamak.
ya ağbi,
sırf yazlıktan oluşan bi tatil beldesi düşün. sadece yazlık. orası ne kadar eğlenceli olabilirdi ki. içindeki insanlar değil de belde emekliye ayrılmış gibi. gidin lan diyo beni yalnız bırakın sırf denize kıyım var diye bu işkenceyi hak etmiyorum diyo da emekli memurgiller direniyo gibi.
paşa torunu olduğum için beş yıldızlı otelleri hak ediyorum o bakımdan.
övöt. çok lüküs yöşöröm öylö böylö döğöl.

18 Temmuz 2009 Cumartesi

ergenliğe doğru koştuğuma dair duyumlar alıyorum. büyümeye karar verdiğimin kanıtı bence.

17 Temmuz 2009 Cuma

neymiş biliyor musun, içine doğmuş bir kıvırcık saçlı kızın, olması gereken olmuş beklediği gelmiş. let down ın sesini bile bastıran bi ses duymuş. hoşuna gitmiş çok. o ses şarkılar söylüyormuş. susunca tam susuyormuş. bütün korkunç çığlıklar duyuluyormuş etraftaki. aman allahım, let down la kendine ağlamaktan da korkunçmuş. heryer bıraktığından da kötüymüş. orada yaşamayacakmış artık kıvırcık saçlı kız. şarkı söyleyen çocukla kıvırcık saçlı kız birlikte cennette oturuyolarmış orası çok korkunç olduğu için işte. cennette başka kimse yokmuş. bi de ağaçlar varmış. bi sürü.
ağaçlardaki elmaların hepsini yiyorlarmış. hiçbişey olmuyomuş. çünkü o cennette kurallar öyleymiş. kendileri koymuşlar kuralları. elma ağaçlarını da.
HI HI EVET.
tabii ki everything will be allright. ya ne olacağıdı.

öyle değiliz biz. böyleyiz. böyle olmak kolay değil. ya ne olacaığıdı.

ah rahatlamaktan saçmalamak.
bir de tatilden dönmek memlekete yüklenen anlamları farketmek.

9 Temmuz 2009 Perşembe

ben de izledim the shining i işte. bugün bir yaş daha büyüdüm gibi havaya girdim haa. kültür falan lan olm hep bunlar.
ah bazen dünyanın en yüzeysel insanı taklidi yaparken aslında dünyanın en yüzeysel insanı oluvermek. ne de şirin şey ıcı bıcı.
işte olay neydi unuttum...
HAH. jack nicholson dan çok korkuyorum. çok korkunç. kaşını kaldırması yeter.

8 Temmuz 2009 Çarşamba

bindim bi alamete gidiyom kıyamete.GİDİYOM.

aslında ruh halini gayet güzel özetledi başlık ne yazıcam en şimdi. izmir'de yüzünü hayatımda bi kere gördüğüm bi akrabanın düğünündeyim. annemin dayısının oğlu, çok lazımsa. ki değil. ulan niye yazdın o zaman. e ne desen haklısın. akrabalık müessesesi böle bişey işte. düğünler cenazeler boş kalmasın birbirinin hayatında etkisiz eleman olan insanlar anca böle günlerde bir araya gelsin die. hay allah yazıya bak moral mi bozuk ne.

hah. sevdiceğim gelecekmiş. nasıl sevindim anlatamıyorum. o bir çılgın. uçurumun kenarındayız.
yazacak hal kaldı mı onu bi sor...

30 Haziran 2009 Salı

kınıyorum.HEHEHE.

rixos u esefle kınıyorum, reklamlarından dolayı. giden var gidemeyen var allahsızlar. bi de o reklamlar rixos ta mı çekilmiş lan? anaaam.

adını hatırlamadığım bi parfüm reklamındaki fıstık ablayı ve üzerine çıkarak ablayı görünmez kılan üçgen ve slipli beyefendiyi bariz bi şekilde ön sevişme mekanı dolayısıyla kınıyorum, muhteşem. mavili falan bişeydi parfüm de, du bi daha görürsem yazarım.
led zeppelin'e ruhumu sattığım an kayıtlara geçmeli.

bilincimin altını üstünden çok seviyorum.

şey kelimesi zannımca dünyanın en boş kelimesi. açıklanamayan "ŞEY" lerden haz etmem sanırım, etmiyorum, kendimin neyi sevip neyi sevmediğimi de net olarak bilemiyorum ki.
her bir cümlesi ayrı bir paragraf olacak kadar birbirinden kopuk düşüncelerle anlamsız şeyler yazmaya başlayacak kadar uzun süre yazı yazmadığım için de çok kızıyorum kendime.
çünkü yazı onun için vardı, düşünceler beni delirtmesin, delirmeden düşünebileyim, kontrol altında tutabileyim diye. o kadar düşünce var ki, ben ne olduklarını bilemiyorum, beynimin içi çok karışık, bakmaktansa oraya direkt, kendini kaybederek yazı yazmak, sonra da kendine gelip düşüncelerini, kendini bir kağıdın üstünden okumak. güzel olan, beni mutlu bir insan yapan buydu. kelimeler. benim kelimelerim. orada olduğunu bilmediklerim, ama kağıdın üstünde gurur veren kelimeler.
kendimle gurur duymak istiyorum, ama biliyorum ki gurur duyulacak pek birşey yapmışlığım yok. başkasının kriterleri değil kendimle gurur duymamı sağlayacak şeyler, ki başka kriterlerden bile uzağım ne zamandır.
kendimle gurur duymak istiyorum ben, kendimle gurur duyduğum, en çok gurur duyduğum zamanlar da o zamanlar işte, kağıdı ayna olarak kullanabilme yeteneği.
kendini aynaya bakarak değil de ancak doldurduğu kağıtlara bakarak görebilen bi insan olmak, kendimi aradığımı henüz bulamadığımı bilmek, farkında olmak.
evet evet, kelimeyi buldum.
kendimin farkına vardığım zamanlarda gurur duyuyorum kendimle. çok silik bir siluetim, orada olduğumu ve dolup taştığımı farketmek zor.
sonuç olarak, galiba o kadar da boş olmadığımı bulup çıkarmak kendi içimden...hoş.

29 Haziran 2009 Pazartesi

başkası ne ya. kim abi o başkaları.

başkalarının ne düşündüğüne önem veriyo muyum, yoksa vermiyo muyum bilmiyorum.
oo hiç tın valla diye gezerken kendimi mi yiyorum, kimi yiyorum. veriyorum bence. o kadar tembelim ki, yapmaya üşendiğim şeyler olursa çok friivumın oluyorum. yoksa yok kim ne der görür de ne olur.
karaktersizliğimi yazarak düzelticem.

ah bir de salihande.blogspot.com da bir saat geçirince bütün yazılanları ve bütün yorumları okuyunca kendimi harbiden salak hissettim. hala da öyle hissediyorum. ağzımın kenarından akan da ne. bu gizemi çözmeden ölmek istemiyöm. bi yandan feyk olduğu bariz gibi bi yandan aşkını gerçekten böyle yaşayan insanları da görmüşlüğüm abaaaaoo diyip kaçmışlığım da mevcut. varoş çocuğuyuz hepimiz öyle deme. hay allahım yarabbim feyk değilse de gizli işsiz misiniz lan. buradan sesleniyöm. lütfen. yapmayın. resimler silindikten sonra keşfettiğim için çok pişmanım. büyüyünce celalettin cerrah olmak istiyorum. peşine düşmek istiyorum bunların.
asdasdasdasdaasdasdasd.
Beyoğlu'nda Şarabi
Yüreğim pek harabi
Şarap verin hanıma
-Orda hanım yok abi
Hassiktir be Sezai
F.Şensoy

28 Haziran 2009 Pazar

daha iki sene önce varını yoğunu satar gene giderdin linkin park konserine noooolduuu :D
ne çabuk geçti 50lere kadar giden müzik tarihi. 5 sene öncesininkini siliyolar mı sanıyodum.
naapıyodum.
ruhun gıdası.
bugün sevdiceğim antalya'ya gitti. 2 hafta orada.
haftaya ben izmir'e gidiyorum. sonra ege kıyılarında iki hafta tatil. aslında fikir olarak muhteşem.
ama ama ama.. 3 hafta ayrıyız. biz hiç üç hafta ayrı kalmadık böyle de bi durum var.
dayanıp dayanamayacağımızı gösteren bi veri de yok elimizde. ah ah.
ne yapıyoruz, çok çok mutlu oluyoruz, yüzüyoruz, yanımızdakilere sular sıçratıyoruz. birbirimizi düşünüyoruz. sürekli. her an. her sırıttığımızda birbirimize armağan ediyoruz sırıtmamızı.

OLEYO.

27 Haziran 2009 Cumartesi

üstümüze çekidüzen versek iyi olur.

çok mutluyum çok. aşırı. gözler dolmadan önce içimde birşeyler düğümlenmesi hissiyatını da yaşadım, ama gülümsedim, gözlerim dolmadı. dolsa da mutluluktan işte, dedim ya.



mutluluğuma yazı yazmak istedim, bişeyler karalamak istedim hep, buraya geldim yazdım ama sana şöyle elimin teriyle dağılmış yazılar vermedim. ah blog ah. oku oku dedim, saçmaydı ya başta. ben okumuyorsun sandım. ne biçim de okuyormuşsun meğersem! yok ki benden mutlusu.


ohoo bebeyim bu yazıların alayı kurban olsun sana.

kimden geldiğini hatırlayamadım ama geliyör, gül döktüm yollarına. :)
üstümüze niye çekidüzen veriyoruz, çünkü bir beyefendi bizi izliyor.pek yakışıklı.
saçımı çekeyim uzasın, olur mu?
olmaz.
ne güzel saçlarım var halbuki.bukleleri seviyorum.
vay kendimi de beğenmedim ayrıca.
ama saçlarda iş var.
kaldı onlar da böyle kısa.
AYLAVYUENTIRTUŞU.

26 Haziran 2009 Cuma

beni en çok duygulandıran şeyler, başarı öyküleri. zor, uğraştıran, ağlatan uzun başarı öyküleri. kendimin de bi tane olmasını çok istiyorum galiba, ondan.

çok şey başardım elbette.
nedense az önce last fm de arkadaşlık isteklerine bakıp kimsenin beni istemediğini görünce birden böyle bi alındım ki o kadar olur.
halbuki her gün 10 kişinin daha arkadaşlarıma katılmak için birbirini itmesi gibi bi durum da yok.
polly jean, kült kadın.
ama artık black hearted love ı dinlemeyi bırakmam gerekiyor, da yerine koyacak bişey yok.
bi ney.
alternatif.
bıkmadım hala, hiç mi bıkmıcam acaba.
ay illa ki bıkılır azizim.

a woman a man walked by kulağa güzel geliyor, konsept olarak. keşke benim bu isimde bi albümüm olsaydı.
her neyse.

pj harvey pembe olamayacak kadar karanlık daha koyu olamayacak kadar mutlu.onu seviyorum, çünkü aynı renkteyiz.

acaba öbür tarafa moonwalkla mı gittin?


ben öldüğünü ilk duyduğumda gözümün önüne bu geldi sevgili maykıl... bulutların arasından süslü kıyafetlerinle moonwalkla geçiverdin gözümün önünden. bunu düşünüp "aa ehe" dedikten sonra kaybımızı anladım. üzüldüm. kaybımız, hayatında her hangi bi kere seni dinlemiş moonwalk yapmayı becermiş veya becermemiş insanlar olarak kaybımız,hani bütün müzik camiası olaraktan.
bu an, cennetin gerçekten var olmasını umduğum anlardan biri. görüşürüz.

25 Haziran 2009 Perşembe

ancelina yı seviyorum ki ben.

küfür etmeyi nasıl bıraktım ki ben, yani dilin cilası ona bişey demiyorum bazen ya edeceksin ya kafanı duvara sürteceksiin dee.

işte bir bayan olarak küfür etmemeliyiz kibar bi lady olmalıyız.lady angelina nın deyişiyle işte.
changeling de deli hastanesine götürmüşlerdi onu, oğlunu bulamadı da polisler ondan çok konuşmasın diye.film de 1928 de geçiiyö bu arada.izleyin çok sağlam film.otur izle böyle.vay anaam diye kalkarsın. bak ben garanti veriyöm. beğenmezsen ne yapacağımı bilmiyorum yalnız.çünkü hiç bişey yapmıcam.sıçtım mı konuya, hell yeah.

o da küfreden bi arkadaşına, arkadaşını da zorla kapatmışlar bi de,ulan şaka gibi hakkını arayan karıları kapatıyolar deli hastanesine.baya da birikmişti hatta.helal olsun enci.filmde kristin de işte amaaan.

hoop cümlenin devamı.. o da küfreden arkadaşına senin gibi kibar bir lady ye hiç yakışmıyor gibisinden bişeyler demişti.bi baktım o an enci ye,aa dedim lady ya bu dedim.ben de lady im bence dedim.burası benim evimmiş meğersem dedim.

artık küfretmiyorum.blog sana da sinirim geçti.nutella ya tekrar başlayabilirim ama bir noktalama işareti olarak amına koyim le ilişkim bitti benim.kart sensin postal da sana girsin geldi aklıma.küfür diyince can yücel geliyo ister istemez.yaşasın yerinde kullanılan küfrün konuşmanın sıleş yazının içine verdiği muhteşem tat.bravo.
can baba, hepimizden de muhteşem bi insandı.onu da bu vesileyle anmış oldum.

vesile diye isim vardır di mi lan.ben hiç duymadım veya duyduysam da kafamdan attım.tuhaf bi isim çünkü.

ah ah kapanış paragrafımı yalarım.

sevgili blog,ben sakinim bak.

azöncekisertçıkışımiçinözürdilerim.
sinirlerimi bozdun allahsız blogger o kadar yazmıştım sikindirik bi hata kodu veriyosun bana yazdıklarıma da baybay.

hem de bi önceki yazı küfür etmekten nasıl vazgeçtiğimle ilgiliydi.bok yidin.tekrar başlıyorum ve hepsi blogger yüzünden.

nutella yı kavanozuyla yemeye büşra sayesinde tekrar başladım zaten. oh.
bağımlılıklarım peşimi bırakmıyöeeeeerr.

ben çok korkağım bence

hiç tramboline binmedim. bi kere çok tırstım birbirine girince iki arkadaş, binmedim.
allahım akıl fikir ver şu kuluna.ne tam düzgün şöyle anasının babasının her yerde övünerek falan anlattığı bi gız olabildim, ne de doğru düzgün bi olay çıakrabildim. ergenlik ne pis bişey yarabbim. sorunlu sorunlu dediler ama bi sorun çıkarıp tat da alamadım bundan. çok afedersin ama ya Y.RRAAMI (iç ses: oha abi napıyosun ?!)

sorunlu. boş geçti hayatım boş. gençlik yıllarım falan. yaşlandım ya tabii. kendimin temiz bir dayağa ihtiyacı var.

üstüm armani black kokuyo, neden acaba? şiir yazmak için 20 sayfalık defter alıp da güzelliğimi (bi biz göremedik o güzelliği zaten.gözlerini seviyorum.) anlatarak onu dolduran sevdiceğim. o beni büyütüp kocaman aklı selim bi insan yapıyor.bence yapıyor. o o o var ya.OF.çok güzel bi insan.çok cici bi insan.

i think i saw you in the shadows
i move in closer beneath your windows
who would suspect me of this rapture?

and who but my black hearted love
and who but my black hearted love

when you call out my name in rapture
i volunteer my soul for murder
i wish this moment here forever

and you are my black hearted love
and you are my black hearted love
in the rain, in the evening i will come again

i'd like to take you;
i'd like to take you to a place i know
my black hearted
i'd like to take you;
i'd like to take you to a place i know
my black hearted
i'd like to take you;
i'd like to take you to a place i know
my black hearted
i'd like to take you;
i'd like to take you to a place i know
my black hearted
.

zıplıyorum, zıplıyorum, onun kadar yükseklere uçamıyorum.

24 Haziran 2009 Çarşamba


keşke bindokuzyüzaltmış senesinde onyediyaşında olsaydım. şunların (şunlar ne lan?!) halay başı olsaydım mesela öyle uyusaydım.halaygücümün ulaşmadığı yer kalmasaydı.

AHAHA HAYALGÜCÜ YERİNE HALAYGÜCÜ YAZDIM BU YAZI BURADA BİTİYOR HASTANEYE KALDIRILIYORUM OYYY.

23 Haziran 2009 Salı

daha yazacaktım mürekkebim az geldi mi
yoksa
daha yazacaktım mürekkebe zam geldi mi.
ulan.
ikincisi benim uydurmam kanımca.

17 Haziran 2009 Çarşamba

sevgilinin biricik sevdiceğim dediğin insanın bu kadar sinir bozması ne kadar kötü bişey.hayalkırıklığının eline batması gibi.benzetmemi yerim.

onun dışında ANKARADAYIM ve kesme işaretinden hiç hoşlanmam.ehehe.insanalrın hayatlarında büyük yer tutan kuzenleri falan var.kuzenle takıldık kuzenle şeyaptık ot bok kuzen beni idare edicek gibi gibi.duyuyoruz bunları hep.bizim bi kuzenimiz yok işte bağrına basacak,yakınlarda.benimkilerin en yakını 6 saatlik en uzağı 36 saatlik -uçakla- yolda.ve şimdi hepsiyle.ay yani hepsiyle değil de,en süper dişi kuzenlerle aynı evdeyim.kocaman ve çok sevdiğim bi şehirdeyim.bi sürü süs püs muhabbet dedikodu ve bunu kuzenlerle yapmak.kuzenler kız olmayı sevdiriyo insana.ki son zamanlarda zaten seviyorum.
moduma göre erkek bedeninde larç bi tişörtle kulakta kulaklıklarla altında pespaaye donla gezmeyi de seviyorum tabii.ama bu mod acayip eğlenceli azizim.
hadi süslenip kızılay a inelim ve uzun otobüğs yolculuğunda erkek arkadaşlarımızdan ve en komik sarhoşluk anılarından bahsedelim.

AY LAV AL OF YU KUZENS.

13 Haziran 2009 Cumartesi

ÖSESE VAR LAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAN

the pot.the ot.

bu gece dee rüyamdaa otu sarıp çekiyodum,sarılmış çekiyodum gerçi sarmakla vakit kaybetmedim evet.nerede,anadolu mahallesinin ilkokul yıllarımı iyi bilen güzide parkında.bu sefer arkadaşlarla.bu illet yayılıyo azizim.

rüya yorumcusunun bloğu tadı yakalamak istemek.allam kabusa döndü acaba ben de syd barrett olur muyum hevesi bilinçaltımda başka bişeye yer bırakmadı galiba.aptallıktan düşüp bayılıcam.

12 Haziran 2009 Cuma

bu bi rüyaa .ANAM.


iki gün boyunca rüyamda siyah bi otsu şeyi çekiyorum.acayip muhteşem kafa yapıyo.dün de house md de house psychedelic olaylara girdi.iyice ANAM ANAM ANAM oldum.pink floyd kusucam gibi geliyo ya kafayı bulunca. :D biraz daha echoes dinleyeyim, zira en muhteşem uyuşturucu bunları dinlemek.ah.yoldan çıkmaya yatkın olmayı seviyorum.
ben beceremiyorum ya böyle işleri.blog falan işte.atayım gitsin,olmuyo ki öyle.takıntılı insanım bi de ama yaptığım şeyler hayati şeyler değilse.entel kuntel tabir edilen kısımda mükemmel takıntılarım var.
blog açtıysam mükemmel olacak.
bi müzik aletini ya mükemmel çalıcam ya çalmıcam.-armut.-hem de hemen falan olacak o senelerce uğraşamıyo da hanfendi.
ya yeminle az armut değilim.müzik kitap sinema edebiyat herşeyin en iyisine layık görüyorum kendimi de.bi atraksiyon yok.dayanamıyorum,küfür geliyo,mına goyim.

öyle pişmanım ki,bir müzik aleti çalmayı öğrenmedim,yazmaya muazzam bi yatkınlığım var iyi hoş da,felsefe olimpiyatı dışında yarışmalara katılmadım,onda da zahmet edip zerre kitap okumadım,kitap okumadan yazdığım makale ilk elliye girdi,evet doğru,ama okusaydım neler yapacağımı ben biliyorum.gerizekalıyım resmen.
yurtdışına çıkma fırsatım varken çıkmadım,sırf not ortalaması yüzünden benden daha kötü konuşan biri gitti.çünkü armudum ben.
spor yapmadım.mal mal koşturdum evet ama bişeyin üstüne eğilsem çok başarılı olabilirdim.
lise hayatımın özeti,"yapsam en iyisini yapardım" diye ördek gibi dolanıp hiç bişey yapmadan şu öss senesine gelmek.öss senesinde ders çalışmaktan balatalar yanacak, şimdiden belli.

Allahım,tek istediğim bişey kaldı şu lanet olası okuldan,bişeyler beceremediğim şu okuldan,çalışsam en iyisini kazanırdım demeyeyeyim,manyak gibi geçirdim üç seneyi bi meziyet edinemeden,bari kurtuluşum muhteşem olsun ya.OF OF.uğuruma inanıyorum bebeyim.ka zan mak zo run da ol mak.tek derdim bu olsun bea,puf bundan klas dert mi olur zaten.

6 Mayıs 2009 Çarşamba

o,mutluluk.

O eğlenceli,sevgi dolu,huzurlu,beni güldürüyor,kalbimi çok hızlı çarptırıyor,rahatlıyor,sadece duruyor öyle bazen,ama o da yetiyor bunları yapmasına.
Fazla uğraşmasına gerek yok.Ama uğraşıyor.Onunla çok mutlu oluyorum.
Demek ki o da benimle çok mutlu oluyor.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

neden üstüme geliyodun ki ben anlamadım.hani eğlenceli değildi.üstüne gelinince patlamak normal değil mi,nasıl suçlu oldum onu da anlamadım.sanki olaya oldukça acımasızca yaklaştın.ni dersin.ovv.özür dilerim.

28 Nisan 2009 Salı

dırınınım.dırınınım.

şu bi türlü gitmenin nasip olmadığı disipline gidiyoruz galiba.
nereye gidiliyo ne yapılıyo hiç bilinmez.ama saçmasapan iki sebep yüzünden gidicez inşallah.para toplamayı reddetmek ve topluca derse girmemek.yehu.
tehditleri bile beş para etmez lan...gidemeyiz heralde kalır o öyle.
off...

p.s.:ika,aylavye.fizik notumu ben almadım ika aldı duysun herkes.evetevetevet.

26 Nisan 2009 Pazar

belki şarkı söylemene izin verebilirim ama uçmana asla.


The Wall'ı izledim.Pişman değilim,evet;ama değişiklik yapmak mümkünsüze yakınken dünyayı değiştirenleri izlemek kahrediyo adamı.Gene kahroldum.Aklıma sürekli "wrooongg do it agaiiiin!" diye bağıran şerefsiz gelip duruyo.Mükemmel bi gözlem yeteneği varmış,onu da gördüm adamlarda.

Ulan sanki bilmiyodum şarkıları başım dönerek gözüm karararak dinlerken.

Amaa The Wall albümünü,damardan enjekte etseler bu kadar anlayabilirdim ancak.O muhteşem oldu.Zihnim açılmış gibi hissediyorum lan.Tadına vararak dinleyen adam anlar bunu.Zihnim açıldı.Gözlüğümü silmiş gibi oldum.Aklıma gelmişken sileyim...

NE YAPICAM YA.NE YAPICAKSIN.4 metre dev perdede hayatında bir kere bi şeyleri düzeltme yoluna koyma arzusu hissetmemiş ölülere The Wall mı seyrettireyim.Denemedim mi."Değişiklik.." diye içinden bi şeyler geçiren adamları bile kolundan tutup biriktirmek lazım kilitli bi yerde.Kaçmasınlar.Kıymetlerinin ve ne düşündüklerinin farkında bile değiller çünkü.Yoksa şarkılardaki,masallardaki,masal adamlardaki dünyalar yalan olacak.Olmaya çok yakın zaten.

23 Nisan 2009 Perşembe

yağmur yağdı.

temizlendim.rahatladım.

Weeeelllll what s the story morning glory

weeeelll

need a little time to wake up wake up!

Başım ağrıdı.

Garbage dinlemekten başım ağrıdı.Deli kadın.
Ama şimdi Morrissey dinliyorum.Şimdi ağrımaya başladı.Morrissey insanın başını ağrıtmaz ki.
Buldum.Foo Fighters dinlemekten başım ağrımış.Muhteşem eğlenceli bi baş ağrısı.

çok dizi izlemek.aptal olmak.


Hey maşşallah diyerek Gossip Girl izliyorum.Yapıyorum.Canım sıkılıyo.Güzel kızları kestaneli charlotte (bkz:özsüt)(ayrıca bkz:kazıkçı özsüt) yiyerek izlediğim için olabilir.Sanki bunları giyecek havam olacağından.Değil.Ama zayıf ve güzel olmak nasıl olurdu çok merak etmekten dolayı.
Ayrıca havam da olabilirdi.Hayatımın her hangi bi döneminde."vay be ne güzel kız taş gibi" olmadığımdan dolayı bilemeyiz.
En iyisi zeka ve kültürden falan prim yapmaya devam etmek.Bunlar da rejimle koşturmayla olacak şeyler değil doğrusu.Süper miyim lan yoksa.
Çok da umrumdaydı.Ya da dur ya.Umrumda da.Çok da değil.Azıcık genç kız gibi davranayım bari.AH.Annem beni andı.AZICIK GENÇ KIZ GİBİ DAVRAN.
Çok açıksözlü oldu.Okumayın.

Her zamanki şeyler.



Bugün okul yok.Yapacak başka bişey de yok.Yalnızca ders çalışmak var.Neden,yazılı var çünkü.Öss var.Hem de toplamda 6 tane öss.Sonra da müzik dinlemek var.Az sonra bayram tören cart curttan gelicek ev ahalisi.Sıkılıcam.Sıkılıyorum.Dışarı çıkmak istiyorum.İçimde Dave Grohl konserler veriyor.ben ne yapıyorum.NAAAPIYORUM YA.

Allahım ne tatlı adam.

Benim de olmuş.Niyeyse.

Gördüğüm çok güzel bloglara çok özendiğim için benim de bi bloğum olmuş!