27 Kasım 2009 Cuma
ne yapsam.
bi de hangover çok süper.
hayvan gibi güldüm.
iki kere izledim.
bi daha olsa yine izlerim.
can antalya ya gitti.
hoş burada olsa da bayram bayram buluşmak zor.
benim için de gez can.
görüşürüz.
SIKINTISIKINTISIKINTI.
not
katsayı nolcak lan. esefle kınıyorum.
esefesefesef.
31 Ekim 2009 Cumartesi
beni gerçekten çok mutlu ediyor.
bi de en çok aradığım şey müzik dinlemek.
sabahtan akşama kadar pink floyd diskografisini baştan sona dinlemek gibi şeyler.
müzik indirdikçe indirmek.
albüm üstüne albüm dinlemek.
sabahtan akşama kim yeni albüm yapmış diye bakmak.
evet bütün gün bunlarla uğraşsam hoş olurdu.
oh boş vakit bebeğim.
seni bulduum
arıyorduuum
kaybetmem bi dahaa
2 Ekim 2009 Cuma
ben istemedim boş derste ders çalışmayı anne...
pazartesi beşte çıkıyorum altıbucukta matematik sekizbuçukte kimya özel ders
salı dersane sekize yirmi kala bitiyo sekizbuçuğa kadar etüt
şanslıysan dokuzda evdesin yani
çarşamba bişey yok sevdicek günü o ye
perşembe gene dokuza kadar eve gelemiyorum
cuma matematik haftanın ikinci dersi
cumartesi sekizotuz iki arası ders artı saat altıbuçukta biyoloji
pazar iki altıbuçuk arası ders artı alınan etütler ve sorulması gerekn sorular evrisingıldey.
benim hayatımda hep başımı kaşıyacak vaktim olmuştu yani çokacayip şu ruh halim.
noldu lan bana ruh hali.
bunu doksan kişilik bir güruhla eş zamanlı yapıyorum.
bi kısmı bundan daha ağır bi programla başladılar.
26 Eylül 2009 Cumartesi
şaak ve haşırt.
çözülmemiş son test sorusuna kadar yolumuz dostlarım... falan gibi bir şeyler geldi aklıma.
hay allah nacayip.
21 Eylül 2009 Pazartesi
bizim evde köpek var resmen.
17 Eylül 2009 Perşembe
çünkü niye ve nasıl yaptığını dinlemek istiyorum.
ama adamlar sucuk ekmek anlatıyo.
medyaya mı çemkirmeliyim şu an ben.
sucuk ekmek bi travmanın belirtisi mi dedi adam.
len...
benim yaşımda olduğu iddia edilen bi herifin kafayı kesip çantaya koyup vsvsvs
bana çok garip geliyo işte bunlar.
15 Eylül 2009 Salı
bir brezilya dizisinin içine dönmek istemiyorum belki de, olamaz mı?
okula başlama konusunda canım sıkkın.
sınıfımı sevmiyorum.
sevdiğim canımı sıkmayan güvendiğim dört tane insan belki var belki yok yani.
ayrıca üç senedir
aptal pembe dizi tripleriyle
eğleniyordum
genelde içinde olmadım çünkü
çok şükür.
ama sabrım kalmadı.
çok boş işlerle çok fazla uğraşan bir sürü insan.
fen lisesi son sınıf, cansu çelik.
bi iki arkadaşıyla birlikte sakin kalmaya çalışacak.
ne öğretmeniyle ne öğrencisiyle fazla bi diyaloğa girmeden
çünkü diyaloğa girdiklerinin hepsi döküldü gitti işte
dökülüp gittiği için vakit kaybı olarak görüyorum onları
okulu zaten öyle
olumlu yönde değiştiğime inanıyorum ben
dur ya,
biliyorum
benim yeni bir başlangıcım şimdiden başlıyor o zaman
bu senenin bitmesini beklememe gerek yok
alacağımı aldım okuldan ben
vakit öldürürüz biraz
istiyorum ki,
akıp geçsin üzerimden bütün insanlar zamanla beraber
hadi hayırlısı...
kafaya takmak yoktur artık.
beni ilgilendiren birşey olmayacak ki.
boş adamlar... oyoyoy.
13 Eylül 2009 Pazar
12 Eylül 2009 Cumartesi
çoğu insan gibi sonbaharın başlamış olmasına çok ama çok seviniyorum. sanki üzerimdeki uyuşukluk gidiverdi. -ama yakında geri gelir.
yazmıştı, haklıydı, ben bu cümleyi aramıştım.
gelmese ya.
bugün hava böyleydi.
radiohead in huzura ulaştırdığı mevsim. let down mevsimi.
titretmeyen yakmayan rezillik çıkarmayan bir hava. hafif yağmurlu geçen tüm gün. işte o zaman düşüncelere dalabilirsin. fazlası zarar. ıslandım sırılsıklam mutlu oldum da tuhaf bişey tabii. su döngüsü arkadaşım. (tenk yu ender yıldızhan) anlam yüklemenin de bi sınırı var.
11 Eylül 2009 Cuma
10 Eylül 2009 Perşembe
çok gecikmiş olsam da sayılır mı bu mim. kardeş olalım. mim kardeşi.
ayrıca ben cevaplamakta hiç zorlanmadım. hihoha. bunu bir mim cevaplamayan herkese gönderiyorum. bebeyim. hepinizi mimledim.
1. kanımca soğuk hava insana kendini zinde hissettiriyor.
2. sürekli bi işin varmış gibi bişey oluyor bir de.
3. ben bildiğin link vermeyi bilmiyorum lan. o derece.
4. sürekli meşgul olma hissiyatı soğuk hava: okul demek olduğundan olabilir.
5. insan vücudunda beyin çok ilgimi çekiyor.
6. bilincin altını üstüne getirmek istiyorum.
7. kısmetse bir psikiyatr olacağım.
8. kısmet değil o çalışarak olur çalışarak.
9. fen lisesinde okuduğumu hayvan gibi olimpiyat sorularının sorulduğu yazılılar dışında hissettiğimi hatırlamıyorum.
10. mekanik elektronik şeylere zerre ilgi duymuyorum beceremiyorum.
11. fizikte çok zorlanıyordum. dersanemde müthiş iki hoca var. 3 doğru 11 yanlışı 11 doğru 3 yanlış yaptılar sağolsunlar varolsunlar.
12. stresi kaldıramıyorum. bu yüzden stres yapmıyorum. çünkü dağılırım o derece.
13. büyüdüğümü farkettiğim anlarda acayip kendime bayılıyorum. tekrar küçülüyorum. büyüyemiyorum.
14. ben bi ara metal dinlemeye de çalıştım.
15. kafa götürmeyince yaşlanmış hissetmiştim kendimi.
16. şu dünyada dinlemekten vazgeçemediğim üç şey varsa
17. radiohead
18. pink floyd
19. ve garbage dır.
20. mat1 bayıyo biraz.
21. farkettim de ders her zaman aklımda. ve ankara üniversitesi tıp fakültesiyse hedefin heralde bu böyle olacak. ben yapmadım yaptırdılar hacı. öss öğrencisi.
22. tamamen saçmaladığımın farkındayım blog konusunda. ama insanlar bunu okuyunca mutluluktan ölüyorum. ciddiye alın beni be. hepsini okuyun. izleyin. yazmayınca oturun ağlayın.
23. abartmayı seviyorum.
24. iki madde önce olduğu gibi.
25. sevmeye yetenekliyim ben. sevilmek de bunun için yeterli.
26. ama gene de mükemmel bi adamla beraber olduğum için mutluyum.
27. aşkın gözü kör mü. bence değil. mükemmel la işte.
28. saçmsapan gülmek kadar güzel birşey var mı bu dünyada.
29. mizahsız kalan bir millein hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
30. kötü espri yapan adamdan ya da gülemeyen adamdan hazzetmem.
31. uykusuz ve penguen okuyorum her hafta.
32. önceleri ben alıyordum ama sevgili can özsoy alıyor okuyunca ben alıyorum.
33. umut sarıkaya: içimizden biri.
34. ersin in sevgili günlüğü sonsuza kadar uzatacağını düşünüp korkuyorum. çok yavaş ilerliyo be. aşk ı memnu mu bu. naptın hacı sen. yaz hepsini artık.
35. o değil de adam çiziyo be.
36. ersin orlando nun idolüymüş. HACI NABER. bakalım buraya kadar dayanmış mı.
37. ben bunu bitirdikten sonra okucam onun yüz şeyini.
38. ama arada konu başlığı açısından açıp bi bakıyorum.
39. banyo yapmaya dahi üşendiğim oluyor bazen ama kirlilik hissine dayanamıyorum. gece 2 de kalkıyorum dayanamayıp.
40. dişlerim sağlam.
41. bunu şu yaşına kadar düzgün bi diş fırçalama alışkanlığı edinememiş ve hiç dişçiye yolumun düşmemiş olmasına dayandırıyorum.
42. hayır iğrenç değilim dişlerim haftada bi kaç kereyle gayet mutlu. ühüğ.
43. zayıflamak istiyorum ben.
44. ya da dur bakayım
45. zayıf olmak istiyorum. bir sabah uyanıp ama.
46. çünkü yemek yemek bir sanattır.
47. bağımlılıklar insanın içinde boşluğu doldurması değil miydi. yiyecekle dumanla veya spermle.
48. bu bi kitaptan.
49. kanımca irvin yalom'un divan ı.
50. genel kültür önemlidir.
51.çok.
52. george orwell, franz kafka, jean paul sartre ve albert camus beni çarptı.
53. bambaşka bir dünya.
54. varolmanın dayanılmaz hafifliği ni okuyamadım hala. bulamadım burada.
55. çavdar tarlasında çocuklar ı daha dün buldum.
56. onbirmilyon. eylülonbeş i bekliyorum.
57. aylık sistemiyle harçlık alıyorum.
58. bay özsoy un mezuniyetine gitmek için güzel bi elbise alacağım ay dışında resmen para biriktirmişliğim yok.
59. paraya yön veremiyorum.
60. bilmem artık cnbce yi sabahları da izlesem faydası olur mu.
61. çok iyi hocalarım var be.
62. omzunda ağladığım, dayağını yediğim, övgüsüyle bişeyler başarmayı daha çok istediğim hocalarım var.
63. alper altıparmak sevgili kimya öğretmenim, onu hayalkırıklığına uğrtamk annemi babamı hayalkırıklığına uğratmak gibi benim için.
64. altyazısı olmadığı için ingilizce izlediğim ilk film sid and nancy.
65. aslında tek film.
66. bi ara sid and nancy nin aşkına takmıştım.
67. onlarınki de hikaye be.
68. rock tarihi efsaneleri hoştur. okuması izlemesi.
69. the doors ve the wall ı izledim bu yaz.
70. arkadaşlarımdan soğudum çoğunlukla.
71. geleceğe kalacaklar kendini belli ediyor.
72. çok iyi insanları tanımakta geç kalmak diye bişey yoktur.
73. fırat ı ilk zorla banyoya girdiği gün tanıdım.
74. o ülke çapında uykusuz okuyan bütün genç kızların çocuğu.
75. yalnızlık seçilen birşey olmalı.
76. zorla olduysa o insanın çevresinde bi bokluk vardır.
77. her insan özeldir ve güzeldir.
78. insanalrı sevmekle başlamak acayip bi klişedir ama klişeler hayat kurtarır. bazen.
79. "özenti" çok "özenti" bi kelime. ama çok yakınımda başkalarının hayatından parçaları kopyala yapıştır yaparak yaşayan gerçek bi kişiliği olmayan insanlar var.
80. ne diyeyim ben onlara şimdi.
81. "kızım özentisin yeaaa inanmıormmm!!"
82. ölürüm gene olmaz.
83. lise döneminde insanların karakterlerinde nasıl keskin dönüşleri ne çabuk yaptığını görmek şaşırtıcı.
84. çalışmaktan gözünün feri kaçmış insan olmayan "bişeyler" var okulumda. boş bakıyo böyle. fen lisesi yaratıkları. klasik bi romanı okumamış, kült bi filmi anlamaya çalışmamış, hayal kurmamış, sanattan haberi olmamış birsürü insan. ama bu adamlardan önde olmak zorundasın dünyanın farkında olan.
85. o mu yönetsin seni?
86. sorumluluk almak tercih sebebi. ama gerçekten önemli şeyleri seçiyorum sorumluluğunu almak için.
87. çünkü garfield var içimde. uyuyo. aman çok şaşırtıcı.
88. yumurtanın kıça gelmesi diye bişey var. bünyemi delice harekete geçirmekte çok etkili.
89. iki kere zeka testine girdim.
90. ikincisinde soruları biliyodum, heralde daha zeki çıkmışımdır.
91. ilkinde de üstün zekalı çıkmış idim.
92. ikincisinde nasa dana radılar.
93. şaka ettim.
94. birincisi bilim sanat merkezi ne giriş için, ikincisi kocaeli inanç türkeş koleji ne giriş basamaklarından biriydi.
95. ailem sadece benim en iyisine sahip olmamı istiyor. bunu farkettiğimden beri evde bir kere bile kavga çıkmadı.
96. benim tek istediğim saf huzurlu bir aşk, çok gülen ve gülmeyi sevdikleri kadar birbirini de seven sağlam arkadaşlar, fonda daima iyi bir müzik, okumak ve yazmak.
97. yazar olacağıma inanan hatırı sayılır bir kitle var.
98. benim içimde de bir gün basılı bir kitabımın olacağına inanan bir küçük kitle var.
99. teşekkür ederim tekrar kare bisküvi ve orlando.
100. cevapları okuyun olur mu, cidden bunu bana göndermeniz beni çok çok çok mutlu etti çünkü. :)
6 Eylül 2009 Pazar
5 Eylül 2009 Cumartesi
3 Eylül 2009 Perşembe
aşkımemnuyenisezonbaşladıartıkölsemdegamyemem. deermişim vardı bi zamanlar ne oldu ona.
behlül bronzlaşınca götüm gibi olmuş. ayrıca meltem buna yaramamış. hoppidik hoppidik göbek .
hem kim gördü bunları. matmazel herkesi dikizliyo alışkanlık bence o.
bihter e bakıyorum bakıyorum. güzel la işte. güzel değil diyenlere buradan sesleniyorum, daha ne olsun.
ayrıca simpsons dışında ders çalışmayı astıran tek dizinin de aşkı memnun niv siizın episod van olması. kültür karmaşası mı. yok be hacı. bihter i kesiyom ben.
hayır fantastik tercihlerden dolayı değil, zayıf kızları kesip "olm diyet yapçam yürücem zayıflacam böğğrr" demeyi ve beş dakika sonra vazgeçtiğimde "cansu iradeni öpiym" demeyi seviyorum.
adamım nihal de iyi olmuş adama benzemiş. no. kadına benzemiş.
OLDUBAY.
2 Eylül 2009 Çarşamba
all work and no play makes jack a dull boy.
all work and no play makes jack a dull boy.
all work and no play makes jack a dull boy.
all work and no play makes jack a dull boy.
düşünmeye vaktim yok hayatım hakkında zira şu aralr resmen bir hayatım yok. resmen. ofişili.
can'la oynadığımız oyunlar var iyi ki.
27 Ağustos 2009 Perşembe
25 Ağustos 2009 Salı
drama kraliçesinin liselisi makbuldür.
çünkü ben bu küçük sinir krizi geçiren oyun katillerinin büyüyünce ne olduklarını biliyorum.
ben tuğçe gözyaşları içinde ve çığlıklar atarak bütün bahçeyi "GELMEYİN PEŞİNDEN SİZ BENİM ARKADAŞIM DEĞİLSİNİZ ARTIK!!" diye turlarken "noluyo leen" diye arkasından bakakalan ve o kadar ilgiyi çekmenin ne kadar rahatsız edeceğini düşünerek herkes gidiyo diye o kızın peşinden giden kızım.
sonra lisede ağlayan kız oluyo onlar. ve MAL oluyolar. mal tuğçe. adam ol. insan ol.
bay.
23 Ağustos 2009 Pazar
bu bloğun ilhamı nereden geliyor.
DURAK
Kent küçük bir hışımda büyüyor.
Büyüyor, büyüyor uğultusu başımda,
Otoların, motorların uğultusu.
Tekerlekler dönüyor, dönüyor, dönüyor,
Işıklar bir yanıyor, bir sönüyor;
Kırmızı, yeşil, mavi, kırmızı, yeşil.
Başım dönüyor, dönüyor, dönüyor,
Kırmızı, yeşil, mavi, kırmızı, yeşil.
Onu düşünüyorum;
Kimseden saklanacak gibi değil.
Bekleyenler var duraklarda,
Sıraya girmek için
Yitirmek yarışını
Bitirmek için.
Kiminin elinde çanta var, kiminde çiçek;
Beyaz, sarı, kırmızı, yeşil.
Bir durakta bekliyorum,
Beni de alıp götürecek,
Beni de alıp götürecek,
Bir yere bırakacak
Umut arabasının
Durmasını,
Beni de almasını.
Üstüm başım toz-toprak,
Gözüm-gönlüm tüm çiçek,
Beyaz, sarı, kırmızı, yeşil.
Onu düşünüyorum;
Kimseden saklanacak gibi değil.
Özdemir Asaf
22 Ağustos 2009 Cumartesi
mim mi o. ne o. lan?! ödülmüş. oleyo.
nazar boncuğu takmak gibi geldi bunu koymak böyle valla.
ama öyleymişim sevgili orlando ya göre. teşekkür ederim!
- 7 huyum:-
geceleri kalkıp nutella kaşıklamaya bayılıyorum
kafamda sinirimi bozana acayip laflar soktuğum senaryolar kurmaya bayılıyorum ama kimseyle hulk'a dönüşmediysem kavga edemiyorum
saat onu geçmediyse yaz mevsiminde hiç uykum olmasa bile yataktan kalkamıyorum
bayıldığım bir şarkıyı ardarda 5915820391 kere dinliyorum, sonra dünyanın en güzel şarkılarından bıkıyorum
derin acılar içinde değilsem duygusallı yazı yazamıyorum
güzel insanalrın söylediği şarkıları dinlerken çok güzel çok seksi olma planları yapıyorum, genelde çılgın pop şarkılarında oluyor bu.
kin tutamıyorum. ama tek sebebi üşengeçlik.
7 vazgeçemediğim şey:
radiohead, mizah dergisi okumak, can özsoy, hayal kurmak ve gaza gelmek, cep telefonum, nutella ve makarna.
yüz kilo olmaya meyilliyim.
demet büşra ve osmeyn ın bu sorulara verecekleri cevapları merak ediyorum ben. hakkım bi yerde.
o da fotoğraf makinesinin güzelliği.
elime alıp keşfedince bi
mutlu oldum falan.
çünkü biliyorum bende göz olmadığını.
ama onda bi göz var ki olm.
OF.
yürüyüp gitse kendisi beim çektiklerimden daha güzelini çeker zaten.
ama bilmiyorum
onunla oynaması ve çektiği şeyler güzel olunca şaşırması
ÖYLE güzel ki.
baybay.
-fayn tenks, end yu? -...
doesn't mean YOU're there.
yalnızlık'ın üzücü boğucu olduğu anlamına gelir.
WE are accidents, waiting waiting
to happen.
21 Ağustos 2009 Cuma
kafayı yedim kaç gecedir mutsuz uyumamıştım be.
Umay Umay
20 Ağustos 2009 Perşembe
içiyorsağm sebebi çoğk madeğn suyundağn. nil karaibrahimgil hiç bu kadar gıcık olmamıştı. arog da rol yapamıyorum bari şirinlik kasayım sendromundan beri. neşet ertaş olayına hiç girmiyorum. ağzını burnunu gırarım.
gökten 11 tl düşse kontör alırdım.
canan paranoid android i nereden biliyo? benm yanımda hoppop benden ayrılınca radiohead mı dinliyo?
ozamanbay.
19 Ağustos 2009 Çarşamba
15 Ağustos 2009 Cumartesi
11 Ağustos 2009 Salı
şirin'in soyadını unuttuğum ve onu bir daha göremeyebileceğim gerçeği. ve nuri bilge ceylan.
kuşadası'nda bi tür oluşumun tanıtımına bilet bulmuş (oluşum: tatil köyü) ve "O BEDAVA YEMEK" nidaları arasında teyzemler ve bizim aile sekiz kişi arabaya atlamış gitmiştik. çok boktan olabilecek birşeyi mükemmel bi pazarlama şeysiyle satmaya çalışan bi "şey". oteli geçelim.
her aileye bi tane tanıtım elemanı veriyolardı. mükemmel eğitilmiş çok yorulan ve türlü çeşitli sebeplerden koşturup duran gençler işte.
o günün sabahı can peşimden kuşadasına geldiği için ve ben bunu haber vermeden görüşmeye gittiğim için (aslında böyle değil ama neyse) herneyse, aileyle kavgalı olduğum için pek tat alamıyodum bişeyden. geziyoruz falan. yemek güzeldi, geri kalanı sıkıcıydı, öldürücüydü.
bizi gezdiren eleman, on dokuz yaşındaydı. iki yaş büyük benden sadece. ailenin ve kendisinin güzel sanatlar fakültesine başlamadan önceki hazırlık senesinde paraya ihtiyacı olduğu için oradaydı.
fotoğraf çekmek hayatıydı. fotoğrafçılığını geliştirmek şu an için ilk amacı. bi gün yataktan kalkıp yapması gereken şeyin bu olduğunu anladığını anlattığında ve o sabahın peşinden gittiğini anlayınca kıskandım. sanki, biraz.
sonra yazdığı bi senaryo olduğunu söyledi. fotoğrafçılık temeli olan yönetmenlerin yaptığı işlerin çok daha hayranlık uyandırıcı olduğunu. YA. ne heyecanla anlatıyordu öyle o. benim söylediği şeyin doğruluğunu sınayacak kadar sinema bilgim yoktu elbet. nuri bilge ceylan a bak mesela dedi. "hm."
ben de sadece yazmakla kitaplarla vakit geçiren ama dünyası içeriden dışarıdan kocaman, çok satıp hikayelerini herkesle paylaşacağı günün hayaliyle heyecanlanan bi yazar olma "şey" ini anlattım. düş diyemiyorum, gerçekten hayallerini yaşayanlara ayıp çünkü.
bir şekilde mümkün olmadıysa en büyük suç benimdi, farkettim.
insanlardan gelen ışığı severim. otelden gözleri dolu dolu ayrıldım. başarı öykülerinin öncesi bu öyküler çünkü. o yolculuğun hepsi beni duygulandırıyor, söylemiştim.
dün nuri bilge ceylan'ın kasaba'sını izleyince aklıma geldi şirin. senaryosu hayata geçse. keşke.
neyse. baybay.
9 Ağustos 2009 Pazar
fitter happier.
fitter happier
more productive
comfortable
not drinking too much
regular exercise at the gym (3 days a week)
getting on better with your associate employee contemporaries
at ease
eating well (no more microwave dinners and saturated fats)
a patient better driver
a safer car (baby smiling in back seat)
sleeping well (no bad dreams)
no paranoia
careful to all animals (never washing spiders down the plughole)
keep in contact with old friends (enjoy a drink now and then)
will frequently check credit at (moral) bank (hole in wall)
favours for favours
fond but not in love
charity standing orders
on sundays ring road supermarket(no killing moths or putting boiling water on the ants)
car wash (also on sundays)
no longer afraid of the dark
or midday shadows
nothing so ridiculously teenage and desperate
nothing so childish
at a better pace
slower and more calculated
no chance of escape
now self-employed
concerned (but powerless)
an empowered and informed member of society (pragmatism not idealism)
will not cry in public
less chance of illness
tires that grip in the wet (shot of baby strapped in back seat)
a good memory
still cries at a good film
still kisses with saliva
no longer empty and frantic
like a cat
tied to a stick
that's driven into
frozen winter shit (the ability to laugh at weakness)
calm
fitter, healthier and more productive
a pig
in a cage
on antibiotics .
8 Ağustos 2009 Cumartesi
-bu arada ben hiç içinde tüyler olan yastık görmedim.- görmek istiyorum. zengin ailelerin mi tüylü yastığı oluyor nasıl oluyor bu iş biri bana açıklasın. bizimkinde niye elyaf var. yastık savaşı yapınca küfredip yere yığılmak istemiyorum ben. öyle sert yastık mı olur bırak allaşkına. tüylü yastık alalım.
twilight bram stoker drakula gary oldman azkaban tutsağı resmen serbest çağrışmak.
ama gary oldman a şapka çıkarıp dansettiğim bi film vardı ise de o bram stoker ın drakulasıydı. ayrıca gary oldman a sıklıkla şapka çıkarıyorum zaten. alışkanlık. respekt. sirius black i de süper oynamıştı. ona az geldiğini düşünmüştüm o zaman. azkaban tutsağı vizyondayken öğrendim zaten öyle bi adam olduğunu, doğal. eh susmak ve gitmek öyleyse.
5 Ağustos 2009 Çarşamba
depeche mode.
benim hayatımın en huzurlu anlarından biri şöyleydi;
televizyon karşısında uyuyakalmıştım, 5 civarı uyandım tekrar.
bu beş, dağların turuncu olduğu, güneşin yeni doğmaya başladığı, açık pencereden rüzgarın ılık ılık estiği, havanın ne sıcak ne soğuk olduğu zaman. sabah serinliği, yaz mevsiminde.karşında muhteşem bi manzara.
televizyonda depeche mode konseri var. enjoy the silence ın ilk notalarıyla güneşin doğuşuna uyanmanın verdiği huzuru hayal et.
etrafımdaki her şeyin farkına vardığımda cennette böyle bir gün geçirmek istediğimi düşündüm.
sonra tekrar yattım, toprak kokusunun, ılık rüzgarın ortasına.
1 Ağustos 2009 Cumartesi
yorgunluk bi şüpheli. üşengeçlik başka bi şüpheli. umut sarıkaya yı sabah akşam okumak ve çok etkilenmek. yo no. ayrıca o benim gibi boş yazmıyo, hikayeci deli. kendimi yüceltip umut sarıkaya yapmama bayıldım.
kafam karışınca yazı yazmaktan vazgeçmem. buldum lan. tembellik. OFOFOF.
çılgınca kahvaltı yapıyoruz önce. sucuklu nutellalı bol ekmekli günah sabahları. sonra üstüne tadı çok güzel olduğundan ötürü k flakes yiyoruz. tatlı niyetine. nutella ana yemek, onu karıştırmayalım.
hala şişmanız hala şişmanız. en azından çok gülüyoz burnumuzdan süt fışkırıyo. holey.
31 Temmuz 2009 Cuma
28 Temmuz 2009 Salı
ehehe.
27 Temmuz 2009 Pazartesi
lömidi bey turuncuaz hanım.
DÜĞÜNÜNÜZE GELEYİM.
26 Temmuz 2009 Pazar
AYI. böyle diyince vahşi bişeymiş gibi geliyo da değil esasen.
"dur şu tarafa doğru döneyim ecük de. saat 11 olmuş ayh. kalksam mı. canım istemiyo. azıcık daha döneyim. ayı da aşağı düşmüş. yatağın altına gireyim. ayıyı alayım. "
ayıyla yatıyorum bazı bazı. adı ayı. can aldı bi de. ondan aşk yaşıyoruz kendisiyle. dün gece uyurken altımda ezdiğim kafasını kırdığım ayağını ağzına soktuğum oyuncak ayının bi animasyonunu yapsa pixar dedim. gözleri pörtleyen ve ter kokusundan kafayı yiyen ayı. oyuncak ayının animasyonu pek eğlenceli olmaz dedim sonra. bütün gün kıçının üstünde otur - gerçi yalnız kaldığımda yalnız o beni gördüğünden dolayı neşe dolabilir biraz- gerçi o da benim olayım ayının değil. veyahut ayı beni öldürüp yatağımda yayıla yayıla yatmayı amaçlıyorduysa.
ya dram olur gözyaşları sel olur ya da gerilim olur yani bu animasyon. gülemiyoruz. ayı'nın çileli yaşamı. cani sahibinin elinde çektikleri. ikincisini çekersin onda da ayının intikam planı.
ayı için o kadar üzüldüm ki şunları yazarken artık onu çok sevsem de bana hediye eden kişiden dolayığ onunla yatmıcam. yastığa can ın parfümünü falan sıkarım ama olmaz. ayı'ya bunu yapamam. beni öldürmesinden korkuyorum. daha çok gencim.
24 Temmuz 2009 Cuma
maddeler halinde bi insanım.
. twitter ı sevdim. ama burası yetiyo. moda da olmadı hay allah.
. gotiklere noldu ya? bitti mi onlar.
. he is the king and i m her queen.
. doğumgününde çok orijinal bişey almayı hayal ederek çok sıradan bişey alacam galiba. kader.
. alper hoca nın dersini beğenmediğini söyleyen ANADOLU meslek liseli salak kıro kız, haddini bil ayı.
23 Temmuz 2009 Perşembe
19 Temmuz 2009 Pazar
başlıca iki yoksa yüz tane sallarım.
tacizci duş perdesi ve tacizci şey.. adını bilmiyom. klozetteki musluk. evet.
aylavyu. unutmucum.
bi de yosunlu ve dalgalı deniz.
höbörörörörör dalga geliöörehöbörörör yapmaktan üç beş kulaç atabilmek anca ve hiç de yüzüp yorulamamak.
ya ağbi,
sırf yazlıktan oluşan bi tatil beldesi düşün. sadece yazlık. orası ne kadar eğlenceli olabilirdi ki. içindeki insanlar değil de belde emekliye ayrılmış gibi. gidin lan diyo beni yalnız bırakın sırf denize kıyım var diye bu işkenceyi hak etmiyorum diyo da emekli memurgiller direniyo gibi.
paşa torunu olduğum için beş yıldızlı otelleri hak ediyorum o bakımdan.
övöt. çok lüküs yöşöröm öylö böylö döğöl.
18 Temmuz 2009 Cumartesi
17 Temmuz 2009 Cuma
ağaçlardaki elmaların hepsini yiyorlarmış. hiçbişey olmuyomuş. çünkü o cennette kurallar öyleymiş. kendileri koymuşlar kuralları. elma ağaçlarını da.
HI HI EVET.
9 Temmuz 2009 Perşembe
ah bazen dünyanın en yüzeysel insanı taklidi yaparken aslında dünyanın en yüzeysel insanı oluvermek. ne de şirin şey ıcı bıcı.
işte olay neydi unuttum...
HAH. jack nicholson dan çok korkuyorum. çok korkunç. kaşını kaldırması yeter.
8 Temmuz 2009 Çarşamba
bindim bi alamete gidiyom kıyamete.GİDİYOM.
hah. sevdiceğim gelecekmiş. nasıl sevindim anlatamıyorum. o bir çılgın. uçurumun kenarındayız.
yazacak hal kaldı mı onu bi sor...
30 Haziran 2009 Salı
kınıyorum.HEHEHE.
adını hatırlamadığım bi parfüm reklamındaki fıstık ablayı ve üzerine çıkarak ablayı görünmez kılan üçgen ve slipli beyefendiyi bariz bi şekilde ön sevişme mekanı dolayısıyla kınıyorum, muhteşem. mavili falan bişeydi parfüm de, du bi daha görürsem yazarım.
bilincimin altını üstünden çok seviyorum.
her bir cümlesi ayrı bir paragraf olacak kadar birbirinden kopuk düşüncelerle anlamsız şeyler yazmaya başlayacak kadar uzun süre yazı yazmadığım için de çok kızıyorum kendime.
çünkü yazı onun için vardı, düşünceler beni delirtmesin, delirmeden düşünebileyim, kontrol altında tutabileyim diye. o kadar düşünce var ki, ben ne olduklarını bilemiyorum, beynimin içi çok karışık, bakmaktansa oraya direkt, kendini kaybederek yazı yazmak, sonra da kendine gelip düşüncelerini, kendini bir kağıdın üstünden okumak. güzel olan, beni mutlu bir insan yapan buydu. kelimeler. benim kelimelerim. orada olduğunu bilmediklerim, ama kağıdın üstünde gurur veren kelimeler.
kendimle gurur duymak istiyorum, ama biliyorum ki gurur duyulacak pek birşey yapmışlığım yok. başkasının kriterleri değil kendimle gurur duymamı sağlayacak şeyler, ki başka kriterlerden bile uzağım ne zamandır.
kendimle gurur duymak istiyorum ben, kendimle gurur duyduğum, en çok gurur duyduğum zamanlar da o zamanlar işte, kağıdı ayna olarak kullanabilme yeteneği.
kendini aynaya bakarak değil de ancak doldurduğu kağıtlara bakarak görebilen bi insan olmak, kendimi aradığımı henüz bulamadığımı bilmek, farkında olmak.
evet evet, kelimeyi buldum.
kendimin farkına vardığım zamanlarda gurur duyuyorum kendimle. çok silik bir siluetim, orada olduğumu ve dolup taştığımı farketmek zor.
sonuç olarak, galiba o kadar da boş olmadığımı bulup çıkarmak kendi içimden...hoş.
29 Haziran 2009 Pazartesi
başkası ne ya. kim abi o başkaları.
oo hiç tın valla diye gezerken kendimi mi yiyorum, kimi yiyorum. veriyorum bence. o kadar tembelim ki, yapmaya üşendiğim şeyler olursa çok friivumın oluyorum. yoksa yok kim ne der görür de ne olur.
karaktersizliğimi yazarak düzelticem.
ah bir de salihande.blogspot.com da bir saat geçirince bütün yazılanları ve bütün yorumları okuyunca kendimi harbiden salak hissettim. hala da öyle hissediyorum. ağzımın kenarından akan da ne. bu gizemi çözmeden ölmek istemiyöm. bi yandan feyk olduğu bariz gibi bi yandan aşkını gerçekten böyle yaşayan insanları da görmüşlüğüm abaaaaoo diyip kaçmışlığım da mevcut. varoş çocuğuyuz hepimiz öyle deme. hay allahım yarabbim feyk değilse de gizli işsiz misiniz lan. buradan sesleniyöm. lütfen. yapmayın. resimler silindikten sonra keşfettiğim için çok pişmanım. büyüyünce celalettin cerrah olmak istiyorum. peşine düşmek istiyorum bunların.
asdasdasdasdaasdasdasd.
28 Haziran 2009 Pazar
haftaya ben izmir'e gidiyorum. sonra ege kıyılarında iki hafta tatil. aslında fikir olarak muhteşem.
ama ama ama.. 3 hafta ayrıyız. biz hiç üç hafta ayrı kalmadık böyle de bi durum var.
dayanıp dayanamayacağımızı gösteren bi veri de yok elimizde. ah ah.
ne yapıyoruz, çok çok mutlu oluyoruz, yüzüyoruz, yanımızdakilere sular sıçratıyoruz. birbirimizi düşünüyoruz. sürekli. her an. her sırıttığımızda birbirimize armağan ediyoruz sırıtmamızı.
OLEYO.
27 Haziran 2009 Cumartesi
üstümüze çekidüzen versek iyi olur.
mutluluğuma yazı yazmak istedim, bişeyler karalamak istedim hep, buraya geldim yazdım ama sana şöyle elimin teriyle dağılmış yazılar vermedim. ah blog ah. oku oku dedim, saçmaydı ya başta. ben okumuyorsun sandım. ne biçim de okuyormuşsun meğersem! yok ki benden mutlusu.
ohoo bebeyim bu yazıların alayı kurban olsun sana.
kimden geldiğini hatırlayamadım ama geliyör, gül döktüm yollarına. :)
üstümüze niye çekidüzen veriyoruz, çünkü bir beyefendi bizi izliyor.pek yakışıklı.
26 Haziran 2009 Cuma
ama artık black hearted love ı dinlemeyi bırakmam gerekiyor, da yerine koyacak bişey yok.
bi ney.
alternatif.
bıkmadım hala, hiç mi bıkmıcam acaba.
ay illa ki bıkılır azizim.
a woman a man walked by kulağa güzel geliyor, konsept olarak. keşke benim bu isimde bi albümüm olsaydı.
her neyse.
pj harvey pembe olamayacak kadar karanlık daha koyu olamayacak kadar mutlu.onu seviyorum, çünkü aynı renkteyiz.
acaba öbür tarafa moonwalkla mı gittin?
25 Haziran 2009 Perşembe
ancelina yı seviyorum ki ben.
işte bir bayan olarak küfür etmemeliyiz kibar bi lady olmalıyız.lady angelina nın deyişiyle işte.
changeling de deli hastanesine götürmüşlerdi onu, oğlunu bulamadı da polisler ondan çok konuşmasın diye.film de 1928 de geçiiyö bu arada.izleyin çok sağlam film.otur izle böyle.vay anaam diye kalkarsın. bak ben garanti veriyöm. beğenmezsen ne yapacağımı bilmiyorum yalnız.çünkü hiç bişey yapmıcam.sıçtım mı konuya, hell yeah.
o da küfreden bi arkadaşına, arkadaşını da zorla kapatmışlar bi de,ulan şaka gibi hakkını arayan karıları kapatıyolar deli hastanesine.baya da birikmişti hatta.helal olsun enci.filmde kristin de işte amaaan.
hoop cümlenin devamı.. o da küfreden arkadaşına senin gibi kibar bir lady ye hiç yakışmıyor gibisinden bişeyler demişti.bi baktım o an enci ye,aa dedim lady ya bu dedim.ben de lady im bence dedim.burası benim evimmiş meğersem dedim.
artık küfretmiyorum.blog sana da sinirim geçti.nutella ya tekrar başlayabilirim ama bir noktalama işareti olarak amına koyim le ilişkim bitti benim.kart sensin postal da sana girsin geldi aklıma.küfür diyince can yücel geliyo ister istemez.yaşasın yerinde kullanılan küfrün konuşmanın sıleş yazının içine verdiği muhteşem tat.bravo.
can baba, hepimizden de muhteşem bi insandı.onu da bu vesileyle anmış oldum.
vesile diye isim vardır di mi lan.ben hiç duymadım veya duyduysam da kafamdan attım.tuhaf bi isim çünkü.
ah ah kapanış paragrafımı yalarım.
hem de bi önceki yazı küfür etmekten nasıl vazgeçtiğimle ilgiliydi.bok yidin.tekrar başlıyorum ve hepsi blogger yüzünden.
nutella yı kavanozuyla yemeye büşra sayesinde tekrar başladım zaten. oh.
bağımlılıklarım peşimi bırakmıyöeeeeerr.
ben çok korkağım bence
allahım akıl fikir ver şu kuluna.ne tam düzgün şöyle anasının babasının her yerde övünerek falan anlattığı bi gız olabildim, ne de doğru düzgün bi olay çıakrabildim. ergenlik ne pis bişey yarabbim. sorunlu sorunlu dediler ama bi sorun çıkarıp tat da alamadım bundan. çok afedersin ama ya Y.RRAAMI (iç ses: oha abi napıyosun ?!)
sorunlu. boş geçti hayatım boş. gençlik yıllarım falan. yaşlandım ya tabii. kendimin temiz bir dayağa ihtiyacı var.
üstüm armani black kokuyo, neden acaba? şiir yazmak için 20 sayfalık defter alıp da güzelliğimi (bi biz göremedik o güzelliği zaten.gözlerini seviyorum.) anlatarak onu dolduran sevdiceğim. o beni büyütüp kocaman aklı selim bi insan yapıyor.bence yapıyor. o o o var ya.OF.çok güzel bi insan.çok cici bi insan.
i think i saw you in the shadows
i move in closer beneath your windows
who would suspect me of this rapture?
and who but my black hearted love
and who but my black hearted love
when you call out my name in rapture
i volunteer my soul for murder
i wish this moment here forever
and you are my black hearted love
and you are my black hearted love
in the rain, in the evening i will come again
i'd like to take you;
i'd like to take you to a place i know
my black hearted
i'd like to take you;
i'd like to take you to a place i know
my black hearted
i'd like to take you;
i'd like to take you to a place i know
my black hearted
i'd like to take you;
i'd like to take you to a place i know
my black hearted
.
zıplıyorum, zıplıyorum, onun kadar yükseklere uçamıyorum.
24 Haziran 2009 Çarşamba
23 Haziran 2009 Salı
17 Haziran 2009 Çarşamba
onun dışında ANKARADAYIM ve kesme işaretinden hiç hoşlanmam.ehehe.insanalrın hayatlarında büyük yer tutan kuzenleri falan var.kuzenle takıldık kuzenle şeyaptık ot bok kuzen beni idare edicek gibi gibi.duyuyoruz bunları hep.bizim bi kuzenimiz yok işte bağrına basacak,yakınlarda.benimkilerin en yakını 6 saatlik en uzağı 36 saatlik -uçakla- yolda.ve şimdi hepsiyle.ay yani hepsiyle değil de,en süper dişi kuzenlerle aynı evdeyim.kocaman ve çok sevdiğim bi şehirdeyim.bi sürü süs püs muhabbet dedikodu ve bunu kuzenlerle yapmak.kuzenler kız olmayı sevdiriyo insana.ki son zamanlarda zaten seviyorum.
moduma göre erkek bedeninde larç bi tişörtle kulakta kulaklıklarla altında pespaaye donla gezmeyi de seviyorum tabii.ama bu mod acayip eğlenceli azizim.
hadi süslenip kızılay a inelim ve uzun otobüğs yolculuğunda erkek arkadaşlarımızdan ve en komik sarhoşluk anılarından bahsedelim.
AY LAV AL OF YU KUZENS.
13 Haziran 2009 Cumartesi
the pot.the ot.
rüya yorumcusunun bloğu tadı yakalamak istemek.allam kabusa döndü acaba ben de syd barrett olur muyum hevesi bilinçaltımda başka bişeye yer bırakmadı galiba.aptallıktan düşüp bayılıcam.
12 Haziran 2009 Cuma
bu bi rüyaa .ANAM.
iki gün boyunca rüyamda siyah bi otsu şeyi çekiyorum.acayip muhteşem kafa yapıyo.dün de house md de house psychedelic olaylara girdi.iyice ANAM ANAM ANAM oldum.pink floyd kusucam gibi geliyo ya kafayı bulunca. :D biraz daha echoes dinleyeyim, zira en muhteşem uyuşturucu bunları dinlemek.ah.yoldan çıkmaya yatkın olmayı seviyorum.
blog açtıysam mükemmel olacak.
bi müzik aletini ya mükemmel çalıcam ya çalmıcam.-armut.-hem de hemen falan olacak o senelerce uğraşamıyo da hanfendi.
ya yeminle az armut değilim.müzik kitap sinema edebiyat herşeyin en iyisine layık görüyorum kendimi de.bi atraksiyon yok.dayanamıyorum,küfür geliyo,mına goyim.
öyle pişmanım ki,bir müzik aleti çalmayı öğrenmedim,yazmaya muazzam bi yatkınlığım var iyi hoş da,felsefe olimpiyatı dışında yarışmalara katılmadım,onda da zahmet edip zerre kitap okumadım,kitap okumadan yazdığım makale ilk elliye girdi,evet doğru,ama okusaydım neler yapacağımı ben biliyorum.gerizekalıyım resmen.
yurtdışına çıkma fırsatım varken çıkmadım,sırf not ortalaması yüzünden benden daha kötü konuşan biri gitti.çünkü armudum ben.
spor yapmadım.mal mal koşturdum evet ama bişeyin üstüne eğilsem çok başarılı olabilirdim.
lise hayatımın özeti,"yapsam en iyisini yapardım" diye ördek gibi dolanıp hiç bişey yapmadan şu öss senesine gelmek.öss senesinde ders çalışmaktan balatalar yanacak, şimdiden belli.
Allahım,tek istediğim bişey kaldı şu lanet olası okuldan,bişeyler beceremediğim şu okuldan,çalışsam en iyisini kazanırdım demeyeyeyim,manyak gibi geçirdim üç seneyi bi meziyet edinemeden,bari kurtuluşum muhteşem olsun ya.OF OF.uğuruma inanıyorum bebeyim.ka zan mak zo run da ol mak.tek derdim bu olsun bea,puf bundan klas dert mi olur zaten.
6 Mayıs 2009 Çarşamba
o,mutluluk.
Fazla uğraşmasına gerek yok.Ama uğraşıyor.Onunla çok mutlu oluyorum.
Demek ki o da benimle çok mutlu oluyor.
2 Mayıs 2009 Cumartesi
28 Nisan 2009 Salı
dırınınım.dırınınım.
nereye gidiliyo ne yapılıyo hiç bilinmez.ama saçmasapan iki sebep yüzünden gidicez inşallah.para toplamayı reddetmek ve topluca derse girmemek.yehu.
tehditleri bile beş para etmez lan...gidemeyiz heralde kalır o öyle.
off...
p.s.:ika,aylavye.fizik notumu ben almadım ika aldı duysun herkes.evetevetevet.
26 Nisan 2009 Pazar
belki şarkı söylemene izin verebilirim ama uçmana asla.
23 Nisan 2009 Perşembe
Başım ağrıdı.
Ama şimdi Morrissey dinliyorum.Şimdi ağrımaya başladı.Morrissey insanın başını ağrıtmaz ki.
Buldum.Foo Fighters dinlemekten başım ağrımış.Muhteşem eğlenceli bi baş ağrısı.
çok dizi izlemek.aptal olmak.
Her zamanki şeyler.
Bugün okul yok.Yapacak başka bişey de yok.Yalnızca ders çalışmak var.Neden,yazılı var çünkü.Öss var.Hem de toplamda 6 tane öss.Sonra da müzik dinlemek var.Az sonra bayram tören cart curttan gelicek ev ahalisi.Sıkılıcam.Sıkılıyorum.Dışarı çıkmak istiyorum.İçimde Dave Grohl konserler veriyor.ben ne yapıyorum.NAAAPIYORUM YA.
Allahım ne tatlı adam.