26 Ağustos 2010 Perşembe

@2 deki laf sokma gücünü istiyorum. herkes mi zeki. @2 de mi bi güç geliyo. aklıma almadı. o zaman ccc.

20 Ağustos 2010 Cuma

doktor olcam löy löy löy

artık house md nin er ın yeri başka gönlümde
hemen her bölümde gözlerimin dolduğunu biliyor muydunuz
yok hastayı öldürdüklerinde falan değil
tedavi ettiklerinde genelde
house er diye diye doktor olmuş angut neyin içine girdiğinden zerre haberi yok da
demeyin lütfen
var zira
var ve bütün bunları çekeceğim için
bu yolda anam ağlıcağı için çok mutluyum :D
kaç senelik hayaldi ya
bi an hiç gerçekleşmicek sandım
hatta baya bi an hiç gerçekleşmicek sandım
cici ankara'da bi doktor olmak için okucam şimdi
başkent tıp'da.
mutluyum ulan.
mutluluktan öte
oh be abi çok rahatladım.

8 Ağustos 2010 Pazar

şahaneyim. aptalım. sen de benim kadar uzaksın gerçeği bilmeye.

lastfm şifremi onlarca denememden sonra hatırlıyorum her seferinde.
ve her hatırlayışım bir zafer hissiyatı yaşatıyor bana.
birbirinden bir iki sayıyla ayrılır şifrelerim çünkü genelde.
en farklısı bu. sonsuza dek diyor kendince.

ve bir gün dünyayı fethedeceğim hissiyatını bir iki saniyeliğine pekiştirmenin güzelliğini
şuradan zorla bir araya getirmeye çalıştığım bi kaç kelime anlatamıyor ki sana.
şahaneyim ben. çünkü hiç umudumu kaybetmedim
veya gerçekten çok sağlam bi aptalım ben. çünkü ciddi manada gerçekten hiç umudumu kaybetmedim.
ve şu güne kadarki hayalkırıklıklarının üstüne basarak çıplak ayaklarla ilerlemeye çalıştığım şu hayatta
amuda kalkmaya karar verecek kadar neşeli ve ellerimin de parçalanmasına izin verecek kadar şahaneyim.
gene de kendime en ufak bi zarar vermeye kalkışmayacak kadar umudum olacak.
görüyor musun,
şahaneyim.
tutkularım varmış laan. ölmemişiim laan.
geyiği bırakıp kendi içime baktığım zamana son veriyorum.



çünkü, geyik is the answer.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

dün çılgın ve çok ayrıntılı hayaller kurmakla ilgilendim yürüyüş yaparken.

california sokaklarında dolaşırken karşılaşıyorum bu insanlarla ve hayatımı nasıl da etkilediklerini anlatıyorum gördüğüm andaki şaşkınlığımı falan hayal ediyorum "bi fotoğraf çekilebilir miyiz?" cümlesini söylerken heyecanlandığımı ama gözden kaybolmak üzere olduklarında telaşla söylediğimi falan hayal ediyorum. karşılaştığımı hayal ettiğim de iki isim oldu zaten sonra "şişt cansu geçti hepsi sakin ol bürrst" demem gerekti kendime abuk subuk hareketler yapmaya ve başkasının duyacağı kadar yüksek sesle ingilizce cümleler kurmaya başlamıştım.
anthony kiedis ve shirley manson. sayın bay kiedis in de sayın bayan manson ın da nerede yaşadığı hakkında bi fikrim yok. ama rhcp dinliyordum ve california dan başka bi yerde yaşayıp da o şarkıları yapmaları ihtimali saçma geldi yani. california dan başlayınca hayal etmeye sonra da garbage a geçince otomatikman shirley the sex bomb ı da orada hayal ettim.

ama çok güzeldi lan keşke yolda karşılaşabilsem yani bu insanlarla.

ama bi seçme şansım olsa thom yorke la karşılaşmayı seçerdim, onu görünce duygu yoğunluğundan ağlayabilirim gibi geliyor. düşünsenize, yolda sözler ve melodilerle, hayata bakışııyla hayatınızı değiştiren, mükemmelliğe küçük bi adımla da olsa sizi yaklaştıran adamı görüyorsunuz. ona daha iyi bi insan olmayı borçlu olduğunuzu biliyorsunuz.

şimdi hayal ediyorum thom yorke u görsem ona sarılıp hayatımı nasıl da değiştirdiğini anlattığımı falan. ne güzel yahu. keşke ölmeden önce onları canlı görebilsem. yani ben veya onlar ölmeden önce. gerçi seni beni gömer adam yahu. gömsün zaten, dünyaya benden çok iz bıraktı sonuçta.

bi dakka bi dakka. birisinin dünyada benden çok iz bırakmış olması benden çok yaşamayı hak ettiği anlamına gelir mi? gelebilir... kalbine dokunmadığı insanların suçu ne ki.
dünyada iz bırakmak istiyorum.

ama tek dilek hakkı yetmiyor bak,
bencilim ben biraz bu besbelli.
önce mutlu olmayı seçerdim, sonra dünyada iz bırakmayı.

hadi bakalım daldan dala atlamak yetsin bu kadar.
the smashing pumpkins.
red hot chili peppers.

renklere bak, zerre kadar yaratıcılık yok ama sabah akşam bunları dinliyorum ve çok mes u dum.

mutluluk projesi

allaahım gene bittikten sonra etkisi bir saat süren o diğer kitaplardan biri olmasın hayıırrr.
bütün kişisel gelişim/hayatınızda değişiklik yapın/kendinizi keşfedin türü kitapların hiçbiri işe yaramıyor. halbuki bu gayet samimi bir dille yazılmış ve her insanın hissedebileceği şeylerden bahseden bir kitaptı. yarısındayım daha. ama gretchen hanımefendiyi cesaretinden ve yarattığı dünyadan dolayı öpmek istiyorum. cansuçelikbunubeğendi.

ayrıca jose saramago nun körlük adlı kitabı bitmek bilmiyor. bu kültürsüz bi ayı olduğum ve asla değişmeyeceğim konusundaki paranoyamı güçlendirmekten başka bi işe yaramadı. fenalıklar geldi olm, okuyamadım, üç sayfa okuyorum huh kendimi zorladım bebeyim bugün diyorum o derece. ah bu ben.

bence hala değişebilirim. her an herşeyim değişebilir. saçmalamanın anlamı da yok.